Ülkemizde seçim havası esmeye başladığından beri özellikle iktidar kanadı muhalefete yönelik bir linç ve değersizleştirme kampanyası yürütüyor, ülkemizde sorunların tek sebebi kendileri değil de, muhalefetmiş gibi bir hava estiriyorlar. Acil çözüm bekleyen ülkemizin iç ve dış sorunları gereksiz kavgalar arasında gündeme gelemiyor. Sorunlar kıyısından, köşesinden gazete sayfalarında gündeme getirilmeye çalışılıyor olsa da sorunların çözümü konuşulmuyor, konuşulsa da gürültü arasında duyulmuyor. Hâlbuki esas olan sorunları tekrar tekrar dile getirmek değil, çözümü olan siyasi partilerin çözümlerini topluma sunması, tartışma yapılacaksa bunlar üzerinde yapılması gerekiyor. Aksi halde günde yüz kere bir sorunu tekrarlamak onun çözüldüğü anlamına gelmiyor. Aslında ülkenin iç ve dış sorunlarının tartışılmasına seçim kampanyalarının ortam oluşturması gerekiyor. Aksi halde seçmenin neye göre oy kullanacağı da cevapsız kalır, kalıyor.

Bu köşede sıkça Haçlı-Siyonist ittifakının ülkemize yönelik planlarına ve faaliyetlerine, kendime göre de özellikle söz konusu Haçlı-Siyonist ittifakına karşı İslam dünyasının bir ittifak oluşturması gerektiğine dikkat çekmeye çalışıyorum. Çünkü söz konusu düşman kampa karşı güçlü bir birlik oluşturulmadığı sürece onlar ülkemiz ve bölge ülkeleri hakkında kendi çıkarlarına göre oluşturdukları planları hayata geçirmenin gayretini sergiliyorlar. Çünkü bölge ülkelerini ufak ufak parçalara bölerek bir güç olmaktan çıkarmaya çalışanların insanımız dost ve müttefik olarak takdim edilmesine harcanan enerji bölge ülkelerini birleştirmeye harcanabilse söylenen yalanlar da geçersiz hale gelecektir.

Bunun bir örneğini kısaca aktarmakta yarar var. ABD ve müttefikleri PKK/YPG ile DEAŞ’a karşı birlikte mücadele ediyoruz diyerek gerçek niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Ancak, görmek isteyenler için artık mızrağın çuvala sığmadığı bir noktaya gelmiş durumdayız. Yani, DEAŞ denen terör örgütünü önce bölgemize getirip yerleştirdiler. Böylece yine ABD ve destekçileri tarafından oluşturup meydana sürülen PKK/YPG ile birlikteliklerini DEAŞ denen diğer terör örgütü ile mücadelede birlikte olduklarını söylüyorlar. Kısacası, Haçlı-Siyonist ittifakı oluşturdukları terör örgütleri arasında isterseniz bir seçim yapabilirsiniz yaklaşımı sergiliyorlar.

Böylece ülkemiz PKK terör örgütü ile 40 yılı aşkın bir süreden beri mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Çünkü söz konusu terör örgütlerinin hepsinin arkasında destekçi olarak Haçlı-Siyonist ittifak var. Bu ittifakın hedefini sanıyorum tekrarlamaya gerek yok. Ancak, niyetlerinin hem bölge ülkeleri hem de ülkemiz için geleceğe dönük niyetlerinin bölgemizdeki terör örgütlerini yok etmek değil, hepsini oluşturulacak özerk bölgelere yerleştirmektir. Ülkemiz böylesine ciddi bir tehdit altında iken içeride siyasi partilerin birbirilerini değersizleştirmek için ellerinden geleni yapıyor olmaları üzüntü vericidir.

Tartışmaların karşılıklı fikir teatisini aşıp kavgaya, hatta muhataplarını değersizleştirmeye varmasının seçimi kim kazanırsa kazansın ülkemize bir yararı olmayacağını, hatta zarar vereceğini görmek gerekiyor. Kavga gürültü arasında ülkemizde açlık sınırının 9 bin 590 liraya ulaşmış olması bile tüm seçim kampanyasının bu soruna odaklanması ve tüm partilerin çözümlerini ortaya koyması gerekiyor. Bu yapılmaz da sorunlar kendi haline terk edilirse bilinmelidir ki dışarıdan gelip birileri düzeltecek. Çünkü dışarıdan geleceklerin hedefi ülkemizi güçlendirmek değil iyice güçsüzleştirmektir.