Seçime kısa bir süre kaldı, artık aday listeleri de YSK’ya teslim edildiğine göre bundan sonrası seçime giren partiler iktidar olduklarında neyi nasıl yapacaklarını millete anlatmak durumundalar. Ancak iktidar kanadından esen rüzgâr ve yapılan açıklamalar ister istemez insanın aklına, muhalefet partileri seçime girecek de iktidar partisi ve ittifak ortakları girmeyecek mi sorusunu getiriyor. Çünkü yapılan tüm açıklamalarda iktidar kanadı muhalefeti suçluyor, bunun yanında bir de 20 yıldır tek başlarına iktidar oldukları halde yapmadıklarını, yapamadıklarını 5 yılda halledeceklerini söylüyorlar. Elbette seçime giren her partinin sözcüleri topluma vaatlerde bulunacaklardır, bunun yadırganacak bir yanı yok. Ancak, vaatlerde bulunanlar 20 yıldır tek başlarına iktidar iseler ve yapmak isteyip yapmadıklarının sorumlusu olarak muhalefeti göstermeleri ister istemez işi biraz ciddiyetten uzaklaştırıyor. Son günlerde medyaya yansıyan iktidar kanadından yapılan bazı açıklamaları kısaca hatırlatmak istiyorum. Bir bakan, “İstanbul’u 5 yılda dönüştürürüz” derken, bir başka yetkili, “Birileri laf, biz iş yaparız” diyor. Bir başka iktidar yetkilisi, “İmar ve ihya bizim işimiz” açıklaması yapıyor. Bu arada Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak, “Dersini millet verecek” açıklaması geliyor. Böyle olunca da insan, seçime sadece muhalefet mi girecek, iktidar kanadı seçime girmeyecek, yani milletin karşısına çakıp oy istemeyecek mi sorusu cevapsız kalıyor. Kısacası, ülkemizde yeni bir sistem getirildiğini biliyoruz ama millet seçimlerde esas hesabı iktidardan sorar. Çünkü muhalefet icra makamında olmadığına göre… Elbette seçimlerde siyasilerden sadece ülke yönetimi ile alakalı hesap sorulmaz, yaptıkları konuşmalardan rahatsızlık oluşmuş ise seçmen bunun hesabını sandıkta soracaktır.
Sorması gerekir. Ancak, iktidar sözcülerinin hemen hemen tüm konuşmalarında muhalefeti suçlamaları, sanki yapmak isteyip de yapmadıklarının sorumlusu muhalefet imiş gibi bir tavır sergilemek işin ciddiyetini azaltıyor. Sanıyorum iktidar tüm olumsuzlukları toplumun dikkatinden kaçırmak için olsa gerek sürekli olarak insanımızın ihtiyaçlarına cevap vermek için çabalamak yerine algı operasyonlarına sarılarak, gerçek dışı oluşturulan sahte algılara sığınmaya çalışılması ne ölçüde etkili olmuştur onu da görmek için çok beklemeye gerek kalmadı. Çünkü demokrasilerde siyasiler seçimler yoluyla millete hesap verirler, milletin iradesi de ülkeyi kimlerin yönetmesi gerektiği sorusunun cevabını verir.
20 yıldır tek parti yönetiminin hâkim olduğu ülkemiz özellikle ekonomi konusunda bir çıkmaza sürüklendi. Bir diğer ifadeyle toplumun, özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerini yoksulluktan kurtarması gerekenlerin gelinen noktada ülkeyi yoksullukta eşitledikleri bir yana, bir de ülkemizin yüz yılın Türkiye’si olduğunu ileri sürerek ülkeyi sürükledikleri ekonomik felaket çukurunu toplumun önünden kaçırmaya çalışıyorlar. Bunun ötesinde meydanlarda vatandaşa otobüs üzerinden oyuncak ya da çay paketi fırlattılar. Bunun doğru olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Yapılan iş meydanda toplananlara bir hediye vermek ise, bir hediyenin vatandaşın üzerine, kafasına atılması haklı olarak uzun süre eleştiri konusu olmuştu. Bu arada yıllardan beri iktidar kanadının ayrıştırıcı, bunun da ötesinde kavgayı üslup haline getirmiş olması sürekli olarak gerilimi artırdı. Bu ayrıştırıcı üsluptan duyulan rahatsızlık sandığa yansıyacak olursa sanıyorum seçmen esas sorumlu olanlardan, yani iktidar sahiplerinden hesap sormuş olacaktır.
Bunun ötesinde iktidar kanadı istediği parti ile ittifak kurma hakkını kendisinde bulurken sıra Millet İttifakı’na geldiğinde, Altılı Masa ya da 7 ayaklı masa gibi nitelendirmeler aylardan beri sürüp gidiyor. Muhalefetin Millet İttifakı olarak nitelendirdiği birliktelik iktidar cephesinde bir türlü Millet İttifakı olamadı, iktidar kanadı kendisini Cumhur İttifakı olarak nitelendirirken, Millet İttifakı’nı sürekli olarak zillet ittifakı olarak nitelendirmeyi tercih ettiler. Sanıyorum seçmenin esas hesap sorması gereken hususlar iktidarda mevcut. Her ne ise saçımızın ak mı kara mı olduğunu görmek için aceleye gerek yok.