“Bütün dünyada yurt düşmanlarına müsamaha gösteren, hatta onlara mevki ve salahiyet veren tek ülke Türkiye”
Bugün yazıma Hüseyin Nihal Atsız’ın bu değerli sözleri ile başlamak istedim.
Neden mi?
Kısaca nedenini anlatayım.
Türkiye’de adım adım yaşanan olaylar ve gelişmeler aslında hiç azımsanacak olgular değil.
Süreç Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa değişikliği ile ilgili sözleri ile başlamıştı.
Ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terörist başına yönelik çıkışı ile devam etmişti.
Bugün ise gelinen nokta açıkça ortada.
Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur yavaş geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı.
Açıklamasında eski ABB Başkanı Melih Gökçek hakkında savcılığa 100’e yakın yolsuzluk dosyası verdiği yönünde idi. Ancak bu suç duyurularının yanıtsız kaldığı, işleme dahi alınmadığını söyledi.
“Peki ya İstanbul’da yaşananlar neyin nesi o zaman?” Diyerek soruyorsunuzdur.
Şöyle söyleyeyim açık ve net bir şekilde…
Bu yaşananlar “Siyasi Dizayn”
Sayın Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısı ile başlayan süreç’te art arda atanan kayyımlar çoktan yaşanılacakların ilk sinyalini vermişti.
Ardından Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanması ve gazeteciler hakkındaki yargı süreçleri.
Bunlar adım adım gelen büyük bir olayın habercisi idi.
Peki bugün ne oldu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere çok sayıda kişi tutuklandı. Cezaevine gönderildi.
Ardından ise sokak olayları yaşanmaya başladı.
Yargı elbette işini yapmalı. Bir yolsuzluk varsa gerekeni yerine getirmeli.
Şayet burada önemli bir nokta var.
Yargı siyasetin maşası olmamalı. Herkes için eşit olmalı.
Örneğin; Sayın Mansur Yavaş’ın açmış olduğu dosyalara yönelik tahkikat başlatılmalı.
MHP’den altın kaçakçılığı nedeni ile istifa eden 3 vekil hakkında gereken işlemler yapılmalı.
Ya da daha da ileriye gidelim borsada spekülasyonlar yapıldığına dair ortaya atılan iddialar soruşturulmalı.
Bunları çoğaltabiliriz elbette.
Ancak bu örnekler bence şimdilik yeterli.
CHP’DE OLAĞANÜSTÜ KURULTAY KARARI
Yaşanan gelişmeler üzerine CHP Olağanüstü Kurultay kararı aldığını duyurmuştu.
Bu karar oldukça stratejik ve mantıklı.
En azından Özgür Özel için.
Bu durum söz konusu olmasa “şaibeli kurultay” olarak bilinen yargı süreci belirleyici olurdu.
Çünkü ortam hazırdı.
Mahkeme hızlı bir şekilde karar verebilirdi.
Kim bilir belki de CHP Lideri Özgür Özel’in dediği gibi olurdu.
Eğer Sayın Özel bu Olağanüstü Kurultay kararını almamış olsaydı, bir sabah Türkiye’nin en köklü muhalefet partisine kayyım atandığı haberini alırdık.
Böylece zaten gergin olan ortamda, işleyen süreçte iktidar tarafından CHP saf dışı bırakılırdı.
VATANDAŞA JOP, TERÖRİSTE ÇİÇEK
Siyaset dili de oldukça önemli.
Hele ki böyle kritik dönemlerde söylenen bir söz dahi ortalığı kasıp kavurur.
“Sokağa dökülün” çağrıları ve buna karşılık diğer cepheden gelen tehditler, bunlar akıl işi mi sizce?
Sizce de itidalli olmak ve süreci takip etmekte fayda yok mu?
Malum geçtiğimiz gün Yenikapı’da terör örgütü sempatizanlarını görmedik mi?
Terör paçavralarını ellerinde sallamadılar mı?
Onlara çiçek dağıtılırken, Saraçhane’de elinde Türk bayrağı olanlara jop ile müdahale edilmedi mi?
Bunlar oldu bu hafta.
ÖNCE BOZKURT İŞARETİNİN TARİHİNİ ÖĞRENİN
Yaşadık gördük her şeyi bir bir.
Beni en çok güldüren bu süreçte MHP’nin yaptığı Bozkurt paylaşımı oldu.
Gösteriye katılanlar bozkurt çekemezlermiş!
Ya arkadaş siz değil misiniz eli kanlı terörist için “PKK’nın kurucu önderi” tamlaması kullanan?
Siz değil misiniz yanında bebek katiline “sayın” denildiğinde susan?
Siz değil misiniz terörist başını gazi meclisimize davet eden.
Bence halkı kendinize daha fazla güldürmeyin.
Ayrıca şunu da açıklamak isterim.
Bozkurt bir partiye atfolmuş bir simge ya da sembol değildir.
Bozkurt işareti Türk mitolojisinde anlam taşıyan siyasi görüş temsil etmeksizin tarih boyunca Türk halkları tarafından kullanılan bir imgedir…