Büyük acı, çok büyük bir acı. Tahammülü çok zor. Özellikle de yaşayanlar için. Bu sınav bir başka sınav. Allah’ın rahmetinin dileneceği, yakarılacağı bir sınav.
İnsanın çaresizliğinin, zorluğunun yaşandığı anlar.
Sabır ya sabır…
Acıyı gerçekte yaşayanlar ile bir de ancak dışarıdan yaşayanlar var. Asıl acı, yaşayanların içinde bulunduğu bir durum. İnsanın hiçbir durumda kaçamayacağı ve ancak hakikat ile yüzleşince kendisinin farkına varacağı günlerdir bu günler.
İnsan azametinin, kendini öyle varsaydığı ve sayacağı bir hiç olduğunun günleridir bunlar.
İnsanın birlikte olabileceği, olması gerektiği günlerdir bunlar. Hiçbir önyargıya girmeden, hiçbir farklı düşünceye kapılmadan gönül kapılarını her yönüyle açması gerektiği günler. Allah’ın rahmet kapılarına koşmaya, O’na bağlanmaya, O’na sığınmaya gereken günler.
Dünya hayatının bir yere kadar ve günü gelince artık bu dünyanın bir hiç olduğu bir anın yaşanmasıdır bunlar.
Böyle bir yazıyı yazmanın zorluğu da bir o kadar zor. Çünkü insanın acısını yaşıyor olmanın getirdiğinin yanındaki çaresizlik insanı daha çok zorluyor. Uzakta olmanın, belli bir güce sahip olmanın zorluklarında yapılabilecek tek şey duada bulunmanın da bir gereklilik olduğu gün ve zaman. Fiili yardımda bulunmak en sağlıklısı. Yeter ki insana gerçekte dokunabilmek.
İnsanın sınandığı anlar sürekli var. Hayat her an bir şeyler yaşanarak sınanıyor.
Bu milletin genlerinde ve ruhunda, medeniyetinden gelen bir öz ile ne yapacağını, yapması gerektiğini bilir.
Kimi durumlar var ki çaresiz kalındığında ne yapılacağı bilinmez ama bu Müslüman millet bunu bilir. Biz belki kendimizin farkında değiliz ama başkaları bunun farkındadır. Brezilyalı bir futbolcu bunun farkına varıyor. Müslüman milletin dayanışmasının ne olduğunu buradan Brezilya’ya bildiriyor.
Biz; şu kahrolası nefret ve düşmanlık yüklü siyasal dili bir kenara bırakırsak birlikte başaramayacağımız, yapamayacağımız bir şey yok. Kendi kendimizin kenesiyiz, kurduyuz. Hele şu zamanda bunu bile dile getirmek utanç verici.
Bir kıyamet sahnesi yaşanıyor. Bu, insanın çaresiz bir bekleyiş içinde olduğunu gösteriyor.
Düşünce dünyamızın çok güzel kavramları var. İnsanın “infak”ta bulunması, kendinden elinden geldiğince, günü yettiğince vermesi ve bağışlaması… Dünya malı ne ki. İşte gözlerimizin önündeki gerçeğimiz. Bir anda her şey yerle bir oluyor. Bu, insanın kendini bilmesinin de sınavı.
Ölen, acı çeken insan. Bu acıların ortağı olabilecek olanı da insan. Birbirini anlayıp ve dayanışacağı da insan.
İnsan olmanın gerekliliğidir bunlar.
Zaman da bizi sınıyor.
Hayat da bizi sınıyor.
Dünyanın geçiciliğinin ne olduğunun da bir sınanmasıdır bu.
Laf kalabalığına girmeden olması gerekenlerin yapılması gerektiği günleri yaşıyoruz. Zaman kıymetli şu sıralarda. Elden geldiğince çok çabalamalı. Başkalarıyla didişmeden neler yapılabileceğinin eyleminde bulunulmalı.
Fiili dua yardıma koşmadır, iş yapmadır. Durduğu yerde ahkâm kesmeden, kime ne düşüyor, ne yapılması gerekiyor, onu yapmaya azmetmeli.
Ne ve kim olduğumuzu ancak şu zamanda gösterebiliriz.
Rabb’im güç ve sabır versin, ferahlık ve inşirah versin. Ölenlere rahmet ile mekânları cennet olsun. Geride kalanlara sabır ve güç versin.
Sana sığınıyoruz Allah’ım. Sana yakarırız, ancak Senden yardım dileriz.