TFF seçimleri yapıldı. Seçim tarihi alındığı günden seçim saatine kadar baskı, tehdit, şantaj, rüşvet, yardım kısacası kaos tam gaz devam etti. Sonuçta ne oldu? Koca biiiiiiirrr Hiiiiiiççççç!!! Ha Ali Veli Ha Veli Ali derdi büyüklerimiz öyle de oldu.
Yapılan seçim bir kere daha gözler önüne serdi ki Türk futbolu tam bir açmazın içinde kalmış. Fasit daire dön baba dönelim.
Ya da Yeni Türkü’nün söylediği gibi; Ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın.
Son yıllarda bırak bir dev endüstri haline gelmesini, bahis şirketleriyle adeta bir başka boyuta evirilen dünya futbol pastasından pay almak yerine sürekli kaos ortamlarıyla karşı karşıya kalmak ve uğraşmak Türk futboluna zarar vermiştir. Vermeye de devam etmektedir.
O yüzden gelin şöyle yapalım.
Bırakın Türk futbolu kendi sorunlarını kendisi çözsün. Devlet olarak gerekli alan ve yatırımları yapalım. Naklen yayın ihalesini Kulüpler Birliği gerçekleştirsin. TFF sadece gözlemci olarak kalsın. TFF Milli takım ve kulüpler ile ilgili kanunlar, projeler hazırlasın. Yapılan ve yürüklükte olan kanunların uygulandığını denetlesin. Kulüplere karşı zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olsun.
Bu nedenle TFF Başkanı ve yönetim kurulu her şeyden, herkesten bağımsız olmalı. Adil olmalı, kimseyle göbek bağı olmamalı. Kimseye eyvallahı olmamalı. Sonuç olarak bu kez tek listeli bir seçim olmadı. Biraz daha demokratik bir seçim oldu. Büyük camialardan biri çekimser kaldı. Diğer büyükler mevcut adayın dışında oy kullandı.
F. Bahçe Başkanı Ali Koç normal olarak kendi kulüp haklarını savunan bir konuşma yaptı. Büyük camiaların başkanları şuna çok dikkat etmelidir. Camiaların içinde birkaç isim için o camiayı suçlamak hedef göstermek doğru değildir. Doğru olan birlikte küçük kulüpleri yaşatarak büyük camia olmak ve daha da büyümektir.
Bu kulüpler yeri geldiğinde Çanakkale Savaşında, Kurtuluş Savaşında müthiş bir birliktelik göstermiştir.
ZAFERİN RENGİ OLMAZ.