Geçen hafta yazdığım yazıya sosyal medyadan bazı yorumlar ve ithamlar gelmiş. Bunun olacağına dairdi zaten geçen haftaki yazım. Beni haklı çıkarmak için yaptılar sanki. Kendilerini akıllı ve uyanık sanıyorlar. Binlerce çocuğun ölümünü “ama 7 Ekim’de bize saldırdılar” diyerek normalleştirmeye çalışıyorlar.
Yemezler!
İlk taşı kim atmış ona bakalım mı?
Kenan ili bunlara aitmiş. Yani? Böyle bir sahiplenme olabilir mi? Kavimler göçü esnasında kim yer değiştirdiyse geri dönüp bu topraklar bizim diye yerli halkı öldürmeye başlasın o zaman. Müslümanlar Endülüs’e dönse, “buralar bizimdi ulan ya gidin yahut çoluk çocuk öldürürüm” dese buna kim razı olabilir. İki bin yıl önce Filistinli diyebileceğimiz kimse olmayabilir ama bugün var. Siz yok deyince biz ikna olmuyoruz.
Biliyorum, tahrif ettiğiniz kitapta bu toprakların size vaad edildiğine inanıyorsunuz. İngiltere’yi nasıl bir ablukaya aldınız ki galip devletlerin kurduğu BM mahareti ile Filistin’e çöktünüz. Arap savaşından zaferle çıkınca Filistin’in tamamını fethettiğinizi bu yüzden bu toprakların sizin olduğuna dair bir inanca tutunmuşsunuz. “Filistinli” diye bir ırk olmadığını, bölgede yaşayan insanların Ürdün’lü olduğunu yaşamak istiyorlarsa gitmeleri gerektiğine inanıyorsunuz.
Tüm bunları yaparken bir kez bile suçu kendinizde bulmuyorsunuz. Hep başkasına atıyorsunuz suçu. Çok sıkışırsanız hemen Holokost kozunu oynuyorsunuz. Sizin bu taktiğinizi Gobbels buldu diye biliyorum. Ya sizin öğretmenleriniz naziler, ya da nazi kılığına girip oluşturduğunuz mağduriyetle yeni dünyayı idare etmenin daha kolay olacağını düşündünüz!
7 Ekim’de ne olduğunu söyleyeyim size…
Oscar verdiğiniz film vardı ya. The zone of interest. Sözde ölüm kamplarının dibinde lüks içinde yaşayan bir alman ailesini anlatıyordu hani. İşte bu filmin bir sahnesinin müsameresi vardı o gün. Nerede? Duvarla izole edilmiş insanların, aç bırakılmış, mütemadiyen bombalanmış insanların dibinde gerçekleşen bir müzik festivali. Nasıl? Hala Holokost mu?
Ölümden başka şerefli bir seçenek bırakmadığınız insanlar isyan etti o gün. Koyun gibi ölmek istemediler. Fırınlara tek sıra halinde girmek istemediler. Bir de modern dünyada ölen hep Filistinli olduğu sürece pek problem olmuyordu. Ne zaman ki bir Yahudi öldü, ne zaman ki zaten devam eden katliamlara kendi açılarından meşru bir bahane idi bu. Kanlı elleri ceplerinden çıktı.
7 Ekim dünyanın değiştiği gün olarak geçecek tarihe. Buradan size ekmek çıkmaz. “Ama 7 Ekim” diye cümle kurmaya devam ederseniz bir gün ağzınıza kürekle vurulabilir. Bence yapmayın. Utanın bence.
Diplomasi yapmaktan korkan ülkeleri ne ile tehdit ediyorsunuz bilmiyorum. Bir vicdan taşıdığınızı iddia edip İsrail’i nasıl savunduğunuzu anlamıyorum. Eğer Holokost gerçekse bugün Filistinlilerle empati kurabilecek belki de dünyadaki tek topluluk sizken; Holokost filmlerindeki tüm sahneleri bir avuç insana yaşatmanızı bana ve vicdanlı insanlara kabul ettiremeyeceksiniz.
Yalancısınız! Zalimsiniz! Katilsiniz! Size dur diyecek cesareti olmayanlar da ya korkak yahut işbirlikçi. Buna ikna oldum artık. Herkes gözünü BM’ye dikmiş. Çözüm bekliyor. Kim ki BM dışında alternatifler dile getirmeye başlar o zaman insanlığa dair umudum yeşermeye devam edecek.
Yaşanan bu soykırım karşısında sesini çıkarmayan sanatçılara da şaşırıyorum. Azra Kohen kadar olamadığınız için sizin adınıza utanıyorum. Oysa film izlemeyi seversiniz değil mi? Star Wars filminde kimden yanaydınız? Direnişçilerin değil mi? Peki Açlık Oyunları filminde kimi desteklediniz? Uyumsuz da, Alacakaranlıkta, Avatarda… Tüm kurgu hikayelerde direnişçileri savundunuz ama gerçek hayatta kendi topraklarını savunduğu için ölen insanlar sizi ilgilendirmedi.
Yazıklar olsun!
Bize Siyonizm’i öğreten ve Yeni bir dünyanın mümkün olduğuna inandıran Necmettin Erbakan’a rahmet olsun. Yeni bir dünya kurmasını beklediğimiz kadroların kurbanlarını hangi derneğe vereceği meselesi hızla çözülür umarım. Bunca mazlum bir inşirah beklerken…
Kalbinizin sahibine emanet olun efendim…eğer hala taşıdığınızı iddia ediyorsanız…!!!