Sosyal mecraların son zamanlarda çokça tartışılan, iki genç arkadaşın birbirlerine üstünlük sağlama adına okudukları ve ikna oldukları kitapları yarıştırdığı videoyu izlemedim! İzlemediğim video hakkında neden yazdığımı sormayın. Evet, içeriğini tam bilmiyorum ama bu tartışmaların şehvetini bilirim. Bakın, beni bile hakkında yazı yazacak duruma getirdi…
Çok sevdiğim bir hocam vardı. Az yer, az konuşur, muhtemelen de az uyurdu. Aklımdan çıkmayan meşhur bir sözünü hatırlıyorum.
“Eğer bir yerde din çok konuşulmaya ve tartışılmaya başlanmışsa orada yaşanmıyor demektir!”
Ülkece başka gündemimiz yok zaten. Ya din ya siyaset konuşuyoruz. Her ikisinde de taraflar yerini alıyor, devrine göre ya önce ok atışı yahut top atışı yahut hava bombardımanı başlıyor. Finalinde ise olmazsa olmaz kara muharebesi. Günümüz savaşlarının güzel bir yanı var. Akşam olunca herkes kendi haber kaynağını açıyor ve kendini galip ilan ediyor. Olan ise her zaman gerçeğe, asla, ruha oluyor. Çok konuştuğumuz din ve siyaset bu ülkede yaşamıyor!
Tevhid, bizi bir araya getirebilecek yegane mefhum iken bu mefhumu ayrılık için modifiye etmişiz. Allah’tan geleni kulun yazdığı ile tartışmak, kazananı olmayan bu mücadeleyi anlamsızlaştırıyor. Ben avam olmayı seviyorum ve koca karı imanına güveniyorum.
Siyaset ve din tükettiğimiz iki kelime. Yoksa 149 ülkenin resmen tanıdığı Filistin Devletinin Gazze şehrinde bayram günü katliam yaşanmazdı!
Dini amaçsız tartışmaların pençesine terk etmemiş olsaydık Allah’a ve ahiret gününe iman eden herkesin ayaklarını vura vura Gazzeye doğru yürümesi gerekirdi. Heyhat! Şairin dediği gibi “O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? \Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.”
Bu devrin ruhunu bozduk! Bütün çoban köpeklerini öldürmeden zamanın ruhunu ikame etmek zor gözüküyor.
Korkusundan kurdun payını ayıran çoban köpeklerine ne olur biliyor musunuz?
Adamın biri işi oğullarına hayattayken devreder. Hayvanları vardır adamın. Oğlanlardan biri bir gün gelir ve koyunlardan 5 tanesinin eksik olduğunu söyler. Adam bu durumu hayra yorar. Aradan zaman geçer ve 5 koyun daha kaybolunca adam çocukları karşısına alır ve ilk dersini verir. Bütün çoban köpekleri yavruları ile beraber öldürülecektir. Adam yavruların tatlığına aldanmamalarını söyleneni yapmalarını ister. Köpekler öldürülür, yeni köpekler gelir, beslenir ve göreve çıkarlar. Bir hafta geçmeden sürüden 5 koyun daha eksilir. Adam çocuklarını karşısına alır ve tek soru sorar:
“Yavrulardan birini öldürmediniz değil mi?”
Çocuklar anlam veremezler. Biri itiraf eder yavrulardan birini öldürmeye kıyamadığını. Adam durumu onlara şöyle izah eder:
“Çoban köpeği eğer kurttan korkar ve onunla dalaşmak istemezse sürüden kurt payı ayırmaya başlar. Bu korku ve alışkanlık nesline geçer. Siz o yavruyu öldürmediniz, diğer köpekler ile büyüdü ama o kurttan korkan bir köpeğin soyuydu. Diğerlerini de bozdu..”
Halimiz biraz böyle. Bu modern dünya dedikleri mekanizmayı koruyan ne kadar bekçi köpeği varsa itlaf edilmeli. Korkusundan dolayı kurdun payını düşünenlerde ıslaha zorlanmalı. Gereksiz merhamet felakete yol açabilir.
Hızır ile Musa hikayesini okumadınız mı hiç?
Çağın ihtiyacına cevap vermeye çalışmayan her türlü dini ve ictimai tartışma gereksizdir. Sağlamasını yapmak çok basit. Sonunda şu soruyu sorun:
“Bu işte ve sonucunda millete ümmete ve insanlığa fayda var mı?”
Yoksa reklam atlar gibi atlayın o videoları. Zaman kıymetli, harcarken dikkatli düşünelim. Her an boşa geçirdiğimiz zaman da vergiye tabi olabilir.
Kalbinizin sahibine emanet olun efendim(hala bir kalbiniz olduğunu düşünerek söylüyorum)
Eyvallah!!!