“Afganistan işgali sırasında 25 Afgan öldürdüm, hiç pişman değilim” demiş, İngiliz kraliyet ailesinden Prens Harry. Öyle anlaşılıyor ki, Harry bir köşeye çekilmiş, karşıdan gelen Afganlıları bir yandan öldürürken, öbür yandan da çetele tutmuş. İngiltere’nin Afganistan işgalinde ne işi vardı diye sormayın. Çünkü Haçlılar, içlerinde biriktirdikleri İslam ve Müslüman düşmanlığı ile hareket etmektedirler. Osmanlı’ya karşı başlatılan bölüp parçalama hareketinden de pişmanlık duymuş değiller. Hatta Ortadoğu’nun kalbine bir hançer gibi sapladıkları Siyonist İsrail’in yaptıklarını gördükçe de bir pişmanlık duymalarının söz konusu olmadığı ortadadır. Çünkü onlar, inançlarının gereğini yaptıklarını düşünmektedirler. Böyle olunca da yüzyıllardan beri devam eden Haçlılardaki Müslüman düşmanlığı ile hareket ederek nerede bir Müslüman var ise öldürülmesi gerektiği anlayışı ile hareket etmişledir. İşin daha da acı tarafı ise adına ister Batılılar diyelim ister Haçlı-Siyonist İttifakı diyelim, netice olarak aynı kapıya çıkmaktadır. Çünkü Haçlıların pek çok ortak tarafları olmakla birlikte ana birleştirici unsur İslam düşmanlığıdır. Bunun sonucudur ki, her dönemde Haçlılar, Müslümanlara karşı ortak bir cephede birleşmektedirler.

Bu bakımdan diyebiliriz ki, Prens Harry’nin pişmanlık duymayışı Afganlı öldürmüş olmaktan değil, Müslüman öldürmüş olmaktandır. Hatta mutluluk duyduğu da söz konusu olabilir. Çünkü insanların kalbine kin, nefret duygusu yerleştiğinde o kalpte artık üzüntüye, pişmanlığa yer kalmaz. Artık o kalpler için tek hedef yeryüzünden Müslüman varlığını silmek, bunu başaramazlarsa yeryüzünde belirleyici olmalarını engellemek, varılması gereken hedeftir. Nasıl ki, Siyonistler için ulaşılması gereken hedef bölgemizde Büyük İsrail’in kurulması ise ve bu hedefe ulaşmak için her şey mübah sayılıyorsa, bu gerçeğin bilinmesinden Siyonistler rahatsızda olmuyorsa o noktada İslam dünyası olarak kendi kendimizi gözden geçirmemiz, meydanı Haçlı-Siyonist ittifakına bırakmamamız gerekiyor. Bıraktığımızda nelerin yaşanabileceği çeşitli kereler yaşandı. Daha doğrusu Haçlı-Siyonist ittifakı gözümüzün içine sokarcasına gösterdi, gösteriyorlar.

Osmanlı’ya karşı ortak yürüttükleri bölme harekâtının da aynı hedefe yönelik olduğunu görmemek için kör ve sağır olmak gerekir. Artık net bir şekilde biliniyor ki, Siyonistlerin ulaşmak istedikleri Büyük İsrail hedefine giden yolun önünün açılması için Osmanlı’nın parçalanması gerekiyordu. Bugün görülüyor ki, İsrail her gün cinayetler işliyor, kan döküyor, buna rağmen Haçlı-Siyonist ittifakından bir tek protesto sözü bile çıkmıyor. Sanıyorum bu durumu Prens Harry’nin 25 Afganlı öldürdüm, pişman değilim sözleri de net bir şekilde gösteriyor. Kısacası artık Haçlı ittifakının karşısında İslam Birliği’nin oluşturulmasının vakti çoktan gelmiş, hatta geçmektedir. Çünkü Haçlıların insafına terk edilmiş bir dünyada Müslümanlara huzur ve güven söz konusu değildir.

Sıkça gördüğümüz gibi dünyanın neresinde Müslümanlar varsa ve bir güç oluşturmaya başlamışlarsa ister NATO, ister BM gücü adı altında bir araya gelerek hemen o yeri bir yandan işgal ederken, öbür yandan da kurtarıcı pozlarına bürünüveriyorlar. Hatırlanacağı gibi Afganistan’ın Rusya tarafından işgali sırasında hiçbir Haçlının kılı kıpırdamadığı gibi, işgalden kurtarma adı altında işgalcilerin el değiştirdiği, bunun için de uluslararası örgütlerin kullanıldığını unutmamak gerekiyor. Sözün özü, İslam ittifakından başka zulümden, katliamdan kurutuluş yok görünüyor.