Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
7 Ekim'de başlayan büyük direniş ve varoluş savaşında Hamas ile İsrail arasında yapılan 3 günlük ateşkes anlaşması ile gelinen süreçte bütün bir ümmet ve insanlık olarak şehit şehit büyüyen bir zaferi görüyoruz. Allah'ın yardımıyla büyük bir devrimin gerçekleştiğini ve insanlık tarihinin en önemli olaylarından bir tanesinin yaşandığına şahit oluyoruz. Bu savaşla birlikte katil İsrail’in tüm yalanlarına, manipülasyonlarına ve aldığı desteğe rağmen boyun eğdiğini görüyoruz. Hamdolsun!
Gelinen bu sürecin başında ve daha önce kurulmuş gizli ve açık ittifaklarla her türlü siyasi ve mühimmat gücünü elinde tutan işgalci katiller, Gazze için hazırladıkları işgal planını gerçekleştirmeden, bu planı önceden haber alan HAMAS, onlardan önce davranarak ilk saldırıyı gerçekleştirip planlarını başlarına çevirdi. Bunun üzerine Hamas İsrailli sivillere saldırıldı diye yaygara kopararak Gazze’ye saldırmayı meşru gösterdiler. Oysaki İsrail askerleri hemen hemen her gün hiçbir haklı gerekçesi olmasa da Filistin halkına şiddet kullanarak öldürmeye devam ediyordu.
Kendileri 1948’den beri haksız ve işgalci bir şekilde orada bulunmalarını hiçe sayarak, binlerce bebeği ve çocuğu, yaşlısını, kadınını şehit ederken kimsenin sesi çıkmıyordu. Dedik ya adalet anlayışları sıkıntılı diye, onlar güçten anlıyor. Gücü görüce ayarları bozuldu, Hamas’ın saldırısı karşısında ciddi bir şekilde korktular ve paniklediler. Bu şaşkınlığın üzerine ABD ve Avrupa destekli tüm güçleriyle vahşice saldırdılar. Bunu bekleyen ve önceden bu duruma kendisini hazırlamış olan İslami Direniş Hareketi muazzam bir şekilde Gazze’yi savundular ve İsrail’i rehine takası için ateşkese mecbur bıraktılar.
Hamas sözcülerinin açıklamalarından İsrail ordusuna karşı, kuzeyden güneye beş kademe şeklinde yerleştikleri Gazze savunma hattının sadece ikisi ile sıcak temasta olduklarını öğreniyoruz. Ateşkesle birlikte tüm dünyaya İsrail’in algı yaptığı, söylediği tüm sözlerin yalan olduğu gerçeğini açık bir şekilde bir kez daha görüyoruz. Devlet yetkilileri hariç hemen hemen tüm dünya halkları Siyonist Yahudileri bir kez daha tanımış oldular ve Filistin halkına destek için engellemelere rağmen eylemler yaptılar. İsrail mallarına ve ticaretine boykot uyguladılar.
İsrail'in canhıraş bir şekilde saldırması ve dengelerinin bozulması o girdikleri dehşet çukuru ve bugün geldikleri endişe düzlemine kadar bu süreci İsrail’in oluşturduğu güç ve yenilmezlik algısının sonu, büyünün dağılması olarak görüyoruz. Gazze’nin tamamını işgal edip ele geçirmeyi planlarken, toprağın altında görülmeyen Hamas kayasına çarptılar. Ne kadar gizleseler de binlerce askerlerini cehenneme gönderdiler. Gelinen bu noktada dünya kamuoyu İsrail'in Savaşı kesinlikle kaybettiğini yorumlamaya başladı. Ateşkes sonrası devam eden savaşta İsrail’in destek kaybetmesi, stratejik ve psikolojik olarak üstünlüğü de kaybettiğini görüyoruz.
Bir kez daha anladık ki en ağır ve acı bir şekilde vicdanını kaybetmiş Siyonist Yahudilerin eline, saldırı altında mücadele veren hastanelerde tedavi bekleyen bebeklerin çürüyen cesetleri bulaşmıştır. Buna benzeyen vahim durumların acısını da eklersek artık hiçbir şey onları geri getiremez ve düzeltemez. Hani insani olarak diyoruz ya savaşın kazananı olmaz diye. Düşünelim ki İsrail’in harcadığı onca silah ve bombaların maliyeti, yerle bir edilen Gazze’nin imarı için kaçta kaçı yetecek! Bunların yaptığını tarihin en kanlı canileri bile yapamaz. Zulümle âbâd olunmaz, bunlar iyi günleriniz ey Yahudi caniler, er geç sizde bu gerçeği göreceksiniz.