Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Uzunca bir zaman kurulmuş olan sömürü sistemi devam ediyor. Kurulan bu düzen kimin tarafından kurulduğu kimin işbirliği ile varlığını devam ettirdiği önemli değil. Adına Siyonizm dediğimiz emperyalist sistemin ortaya koyduğu insan fıtratına aykırı yıkım saçan sonucunu açıkça görüyoruz. Bu oluşumun, halklar üstü özellikle Yahudi ailelerin başını çektiği ve onlara hizmet eden az sayıda biz topluluk tarafından yönetildiği aşikâr. Bunlar inancından aldıkları hedef doğrultusunda kendi krallıklarını ilan edip dünyanın sahibi ve hâkimi olmayı istiyorlar, öyle de görüyorlar. Bu niyetlerini Gazze’de gerçekleştirmiş oldukları yıkım ve soykırım vesilesiyle açık açık beyan ediyorlar. Karşılarına kim çıkarsa çıksın yok edeceklerini söylüyorlar.

Hasta olana kadar vücudumuza giren virüs ve mikroptan haberimiz olmuyor. Siyonizm virüsü de bu şekilde sinsi sinsi içimize sokuldu. Varlıkları beş bin önceye dayanıyor. Acelesi yok bunların, vücut ne zaman güç kaybeder o zaman saldırıyor, yıkımı yapıyorlar. Ne din tanıyorlar ne de bir değer. Nice peygamber ve sultanlar mücadele ettiler, bunların ifsat ve şerrine karşı. Kitap ve sayfalar indirildi, bunların ıslahı için kâr etmedi. Emelleri için durmadan çalıştılar, nice devletleri milletleri bir birine düşürdüler, aynı bugün olduğu gibi. Düne kadar bunların inancını ve emellerini kamuoyuna açıklayan liderler dikkate alınmıyordu. Bunlara karşı gösterdikleri mücadele destek bulmuyordu. Bir şey olmaz anlayışındaydı herkes, fark edemediğimiz virüs gibiydiler.

Bugün gelinen durum, adına evrensel deyin ya da Allah’ın koyduğu kanunlar deyin, insan haklarını hiçe sayarak tüm değerleri tahrif ediyorlar, ifsat ediyorlar. Geçmişte olduğu gibi bugünde zamanın imkân ve olanaklarını kullanarak, karşı çıkan tüm değerlerle kendi kurmak istedikleri düzen için savaşıyorlar. “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözünün gereği bugün Yahudilerin Gazze için yaptıkları tüm insanlığın vicdanını acıtıyor ve dikkatini çekiyor. Tüm insanlık artık anlamaya başladı niyetlerini, yalanlarına kanmıyorlar. Ana kuzusu çocukları öldürmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz biliyorlar.

Kurdukları kapitalist sistemle tüm dünyayı emiyorlar, sömürüyorlar ve güç topluyorlar. Her topluluğun işbirlikçisi yöneticileri üzerinden yapıyorlar bunu. Çıkardıkları kanunlarla konumlarını koruyorlar. Kendilerince üçüncü dünya ülkeleri olarak nitelendirdikleri yerlerde halkların olan zenginlikleri ellerinden alıyor, çalıyorlar. Ülkelere soktukları kurumsal markaları bu amaç doğrultusunda paravan yapıyorlar. Bir yandan medya ellerinde, ihtiyaçlarımız için ne lazımsa reklam edip belirliyorlar. Özgürlük yalanı ve algısıyla insanları inançlarına ve değerlerine karşı getiriyorlar. Biz millet olarak iki yüzyıl önce böyle giyinmiyorduk,  şekline ve rengine kadar onlar tasarlayıp belirliyorlar. Bizi kendi topraklarımız da köle gibi az bir bedelle çalıştırıp yine bize değerinden çok para ile ürettiğimizi satıyorlar.

Patron onlar buna alıştırdılar dünyayı, şimdi bundan güç alıp cesaretlendiler. Filistin’de yaşananlar diğer yerlere nazaran farklı bir amaç için uygulanıyor. Neden Filistin bu zora ve şiddete maruz kalıyor, çünkü dünyayı sömüren sistemin merkezi yapılmak isteniyor. Kudüs işgal altında, 57 İslam ülkesinin yöneticileri birkaçı hariç ciddi direnç gösteremiyorlar, o yüzden Kudüs’ü savunmak Gazze’ye sıkıştırılan az sayıdaki Filistinli mücahitlere kalıyor. Savaşta onlara karşı yapılıyor. Büyük Orta Doğu Projesi adı altında hayata geçirmek istedikleri yerin merkezi Kudüs. Geçmişten akıllarında kalan hayranlıkla hatırladıkları Hz. Süleyman’ın (as) hükmettiği ihtişamı ve gücü ortaya koyduğu yer burası. İşte dünyaya hâkimiyetlerini ilan etmek için sembolize olmuş yer “Vaadedilmiş Topraklar” burası. “Süleyman Mabedi” burada, Kudüs’te yeniden inşa edilme hayali ile bekliyor.

Biz Müslüman ve Hristiyanlar içinde kutsal olan şehir Kudüs. Tarihte birçok peygamberin yaşadığı ve mücadele ettiği şehir Kudüs, Hz. Peygamber Efendimiz’in Miraç’a çıkarken ilk durağı olan yer Kudüs.

Kudüs, Ey Kudüs,

Kor ateşlerde yanan,

Kanayan yaram,

Ey Kudüs.

Kollarında,

Çileler eriten, umudu büyüten,

Ey Kudüs.

Ellerinde,

Acıyı yoğuran, sevdayı doğuran,

Ey Kudüs.

 Kudüs, Ey Kudüs,

Tel örgüler ardında,

Bekleyen sevdam,

Ey Kudüs. (Ömer Karaoğlu)

Her ne kadar şehit edilen canlar geri gelmese de onlar cennette tüm çalınan haklarını fazlası ile alacaklar Mevla’mızdan. Yalanlarının sonu geldi, dünya için kötü bir kanser gibi yaydıkları düzenleri yıkılacak inşallah. Tüm dünyada insanlar toplanıp haykırmaya başladı. Malları boykot ediliyor, çaldıklarını kaybediyorlar. İnsanlık için düşledikleri hesaplarını, tuzaklarını başlarına çeviriyor Mevla’mız. Beş bin yıldır bu amaç için çalışıyorlar, emin olun gerçekleştirmek şöyle dursun bunu hayal edemeyecekleri şekilde kalacaklar. Vesselam