Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Genelleme yaparak bakacak olursak insani ve imani olarak yerine getirmemiz gereken sorumluluklarımız bulunuyor. İnsanız elbet, varlığımızı ve sorumluklarımızı doğru anlamak gibi bir vasfımız var. Amacımız nedir, gidişatımız nedir, hedefimiz ne olmalıdır? Rabbimizden gelenin dosdoğru ve yine Rabbimizin istediği manada anlamak gibi bir gayret içerisinde olmamız gerekiyor. Bu özel bağı Rabbimiz ile kuramadık mı, O’nu gerçek manada anlamadık mı, yaşadığımız çarpık ve taklidi hayatı dinden zannediyoruz.

Rabbimiz tarafından bahşedilen inancımız gereği Hac Suresinde;

77- Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, rabbinize ibadet edin, dünya ve ahiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.

78- Allah yolunda, gerektiği gibi cihat edin. Sizi O seçti ve size din konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; atanız İbrahim’in dininde olduğu gibi. O size hem daha önce hem de bu Kur’an’da “Müslümanlar” adını verdi ki peygamber size şahitlik etsin, siz de insanlara şahitlik edesiniz. Haydi, namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. Sizin Mevla’nız O’dur. O ne güzel Mevla’dır ve ne iyi yardımcıdır.

Allah’u Teâlâ insanlara inanç durumlarına göre hitap ediyor. Bu ayet ve bu hitapla başlayan birçok ayeti kerimede “ey iman edenler” diye hitap ederek, inanmış olan kullarına, katında özel bir derece ve vasıf yüklemiş oluyor. Bu çerçevede rükûa varıp secdeye kapananların bu yakınlığa layık olacağını anlıyoruz. Allah’a ibadet etmeyi, iyi işler yapmayı ve diğer ayette Allah yolunda gerektiği gibi cihat etmeyi emrederek iman etmenin gereğini beyan ediyor.

Burada yapılan genellemede namaz, ibadet ve faydalı işler emrediliyor. Şöyle ki, namazdan sonra onu da içine almak üzere genel anlamıyla ibadetler, kulluk davranışları emredilmiş, Allah’a kulluktan sonra onu da içine almak üzere genel anlamıyla iyi işlerin yapılması, kurtuluşumuzun vesilesi kılınmıştır. İyi ve faydalı işleri çok yönlü olarak ele alarak, yaratılmışlara iyilik yapılması şeklinde anlayabiliriz. Allah yolunda cihat ediniz emrini “Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya konan her türlü gayret ve çaba” şeklinde geniş anlamda ifade edebiliriz.

Ayette yine kulun Rabbine en yakın anları olan rükû ve secde haline vurgu yapılarak, sonra gelen ayette geçen “O sizi seçti” ifadesi ile seçilmenin gereği Allah’a yakınlaşmak için başta ibadetleri ve diğer sorumluluklarımız hatırlatılıyor. Kurtuluşumuza vesile olacak işleri özetle haber veriyor. Buradan anlıyoruz ki “ben iman ettim demek” yetmiyor. Ahiretimizi kazanabilmek için faydalı işler yapmak ve hayatımızı bu doğrultuda devam ettirmemiz emrediliyor.

Allah’u Teâlâ tarafından insan yaratılmışın en şereflisi olarak nitelendirilmiştir. Şeref ve izzet bizzat Allah’a ait olup O’na yaklaşma ve layıkıyla kul olma gayreti ile bu şerefi elde edilebileceğimizi, ayrıca sizin en üstünüz takva sahibi olanınızdır buyruluyor. Takva da Allah’tan layıkıyla korkmak olarak açıklanıyor.

Bu devirde geçinmek zor, şartlar elverişli değil, hayatımı sürdürmek için evimiz ile iş hayatımız arasında mekik dokumak zorundayım, bundan başkasına vaktimiz olmuyor demek, ayette “dinde size hiçbir zorluk yüklemedi” şeklinde ifade edilen manaya ters düşmektedir. Ayrıca inancımız gereği yapmamız gereken işlerin sorumluluğunu üzerimizden düşürmeyecektir. İşlerimizi kolaylaştıracak ve bereketlendirecek olan Allah’u Teâlâ’dır. Dinimiz insanın tüm zamanlarını kuşatacak genişlikte hayatımızı tanzim ediyor. Aksini düşünüp kabul etmek bu gerçeği hiçe saymak olur ve kalıcı yurdumuz olan ahiretimizi berbat eder.  

Bugün şartlar gereği bizlere dayatılan hayatın hiçbir kuralı ve öğesi İslam olamaz, çünkü “İslam” Allah’ın insanlar için ortaya koyduğu hayat nizamıdır. Ondan bir şey eksiltilemez ve ona bir şeyler eklenemez. Din güncellensin, günlük hayatımıza uydurulsun anlayışı kesinlikle diğer semavi dinlerde ortaya çıkmış tahrif etme, dinin aslını bozma olayına döner. Vesselam...