Önceki gün Suriye ile ilgili olarak iki ayrı görüşme vardı. Bunlardan ilki Ankara’da ikincisi ise Suriye’de YPG/PKK temsilcileri ile yapılıyordu. Toplantının ilkinde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve beraberindeki heyet Ankara’da Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı’nda görüşmeler yaptılar. Medyaya bu görüşmelerin 7 saat sürdüğü yansıdı. Temasların ardından Türkiye ile ABD, Suriye’de Fırat’ın doğusundan terör örgütü PKK/PYD’nin çıkarılması ve güvenli bölge kurulması için ortak çalışma yapma hususunda mutabık kalındığı, iki ülke yetkilerinin güvenli bölge için Ankara’da çalışacakları hususunda anlaştıkları açıklanıyordu.
Suriye’de gerçekleşen ikinci görüşmeye geçmeden güvenli bölge konusunda bundan öncede çeşitli kereler bir araya gelindiği, bir takım mutabakatlar sağlandığını unutmamak gerekiyor. Ne var ki, varılan mutabakatlar hep ABD tarafından işletilmedi. Çünkü güvenli bölge konusunda ABD ile Türkiye’nin ne anladığı çok farklı. ABD güvenli bölge derken YPG/PKK için Suriye’de özerk bir bölge oluşturulmasını düşünüyor, Türkiye ise söz konusu terör örgütünün Suriye’den topyekûn sökülüp atılmasını, atıldığı yerlere bir daha dönmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasını istiyor. Diyebiliriz ki, ABD güvenli bölgeyi kendi politikaları istikametinde düşünüyor. Türkiye yaklaşık kırk yıldır mücadele verdiği terörün kökünün kazınması, özellikle de Suriye’de yerleşen/yerleştirilen teröristlerin sökülüp atılmasını istiyor. Türkiye’nin hedefi terör örgütlerinden temizlenmiş bir Suriye.
Başta belirttiğim ve Suriye’de gerçekleşen ikinci görüşme ya da toplantı ise ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Kenneth McKenzie yanında bir büyükelçi ile YPG/PKK işgali altındaki bölgede terörist başlarından Şahin Cilo arasında gerçekleşiyor ve görüşmenin samimi bir havada geçtiğini gösteren fotoğraflar medyaya yansıyordu. Bu arada PKK/YPG’nin Suriye’de işgal ettikleri yerler konusunda ABD’den destek aldıkları hatırlandığında ABD’nin terör örgütü ile işbirliğinden vazgeçmediğini, vazgeçmeye niyeti de olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Meseleye bu açıdan bakıldığında ABD’nin Suriye özel temsilcisi Ankara’da Dışişleri ve Milli Savunma Bakanları ile saatler süren görüşmeler yaparken Suriye’deki özel kuvvetler komutanının YPG/PKK karargâhında görüşme yapıyor olmasını değerlendirirken, geçmişteki ABD tutarsızlıkları ve ikiyüzlülüklerini unutmamak gerekiyor. Çünkü unutmak yeni bir aldanmaya temel teşkil edecektir.
Gelişmelere bakıldığında ABD’nin Türkiye ve Suriye’deki temaslarından maksadının Türkiye’nin ısrarla istediği güvenli bölge oluşturulması teklifinin hayata geçirilmesi için mi yoksa PKK için mi devrede olduğu sorusu akla geliyor. Biliyoruz ki, ABD Suriye’de öncelikli olarak terör örgütü PKK’nın geleceğini düşünerek, onları koruyucu tedbirleri almak için hareket ediyor. Böyle olmasaydı ABD eş zamanlı olarak CENTCOM komutanlarını da YPG/PKK’nın elbaşlarıyla görüşmeye gönderir miydi?
Tüm bunların gizli bir yanı da yok. Yani ABD’li yetkililer konuşmalarında ne söylerlerse söylesinler kesin olan husus ABD bölgenin teröristlerden temizlenmesini istemiyor. Çünkü PKK/YPG terör örgütünü kendi planlarının uygulanmasında kara gücü olarak Irak ve Suriye’de korumayı düşünüyor. Bu ise ülkemizin lehine bir durum oluşturmuyor. Bu gerçeği bilerek ABD ve bazı AB ülkelerine güvenerek hareket etmemizin mümkün olmadığını bilmek durumundayız. Bunun için de ülkemizin oyalanmasına fırsat vermemek gerekiyor.