Günümüzde gerek ülke gerek dünya gündemi çok sık değişiyor. İnsan takip etmekte zorlanıyor. Ülke gündeminin sık değişmesinin özellikle iktidar sahiplerinin gündem değişikliğini özellikle destekledikleri söylenebilir. Ancak dünya gündeminde de benzer bir durum ortaya çıkınca, “Acaba bu konuda da küresel güçler mi belirleyici oluyor?” sorusu akla geliyor. Bir bakıma küresel güçler gündemi belirleyerek çıkarlarını bu yolla daha kolay mı elde ediyorlar? Belki pek çok soru sıralamak mümkün ama sonuç olarak gücü elinde bulunduran küresel güçlerin istesek de istemesek de belirleyici oldukları bir gerçek.
Günümüz şartlarında bir konunun gündeme getirilmesi ile unutulmaya terk edilmesi bir anda oluveriyor. Söz gelimi yıllardan beri ABD, F-16’ların ülkemize teslimi konusunda ayak diretiyor. Öyle ki parasını ödediğimiz bu uçakları ne vereceğim diyor ne de vermeyeceğim. Oyalama taktiği uyguluyor. Bir bakıyorsunuz söz konusu uçakların Türkiye’ye teslimi gündemden çıkmış, bir bakıyorsunuz yeniden gündeme gelmiş. Hatta yapılan açıklamalara göre uçaklar ülkemize teslim edildi, edilecek. Ancak aradan günler geçiyor, gelen giden yok. Bu ayın başlarında ABD’den F-16’ların teslimi konusunda olumlu açıklamalar gelmeye başlamıştı. Geçen hafta başında da Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu, ABD’ye gitti. Bu ABD ziyareti bir gazetemizde, “ABD ile beş konu için sıkı pazarlık” başlığı altında verilmişti. Çavuşoğlu gitti geldi ama görüşmeler konusunda bir sessizlik söz konusu. Sanki yeniden konu uykuya terk edilmiş havası esiyor.
Bu noktada Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun görüşeceği 5 konuyu yine söz konusu habere göre kısaca aktarmak istiyorum. Görüşmenin konusu şöyle:
“F-16’ların teslimi, Suriye’ye kara operasyonu, FETÖ’cülerin iadesi, İsveç’in NATO üyeliği, Ukrayna- Rusya savaşı…” Yani bu konularda sıkı bir pazarlık yapılması öngörülüyormuş. Ancak yukarıda da dikkat çektiğim gibi söz konusu pazarlığın sonucu ne oldu belli değil. Hemen belirteyim ki; bize göre belli değil. Sanıyorum müzakereleri yürüten heyet tarafından bellidir. Ancak istediğimiz sonuç ya alınamamış ya da zamana yayılmış olacak ki, kamuoyuna bir açıklama söz konusu değil. Hemen belirteyim ki; bu durum, bilinmeyen bir mesele değil. Yıllardan beri ABD, özellikle F-16’ların teslimi konusunda arada bir verecekmiş gibi yapıyor, daha sonra konu unutulmaya terk ediliyor. Bu arada özellikle ABD’nin Yunanistan’a F-35 uçakları vermesi söz konusu olunca ister istemez Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ifadesi ile bu durum ABD’nin şimdiye kadar uyguladığı Yunanistan ile Türkiye arasında denge politikasını terk ettiği anlamına geliyor.
Aslında ABD’nin iki ülke arasında bir denge politikası uyguladığını düşünmek tek taraflı iyimserliğin bir tezahürü. Çünkü ABD, her konuda Türkiye’nin değil, Yunanistan’ın yanında yer alıyor. Böyle olunca aslında Türkiye olarak safımızı doğru seçmemiz gerekiyor. Artık ABD denge falan gibi laflar etmesine rağmen yerini Haçlı ittifakının yanı olarak belirlemiş durumda. Bunun içindir ki, NATO’nun AB ordusu haline getirilmesi konuşuluyor. Öte yandan Haçlı ittifakı AB, Türkiye’yi içlerine almamakta direnirken, rahatlıkla NATO’ya tüm kapılarını açabilmekte. Kısacası, olayları sadece görünen yüzleri ve söylenen sözlere göre değerlendirmemek gerekiyor. Tüm bu değerlendirmelerden sonra ABD ile pazarlıklardan ciddi bir sonuç alınamayacağını söylemek yanlış olmayacaktır.