Yıllardır süren bir sorun kucağımızda giderek ağırlaşıyor. Her geçen gün artan yabancı/göçmen probleminin geldiği, daha doğrusu getiriltiği noktaya dikkat etmeli.
Savaştan kaçan insanlara kucak açan Türkiye'nin, böyle zor bir insani, sosyal, siyasi ve ekonomik meselenin her boyutunu hesap edip planlı bir şekilde yönetemediği âşikâr. Vicdan ve realite arasında sıkışan kalbimiz ve aklımız ile sorunu devlet bazında da vatandaşlar nezdinde de yönetmeyi beceremiyoruz.

Bu büyük meseleye mantıklı ve insani kalıcı çözümler bulmayı ve uygulamayı erteledikçe de çözümsüz bir kaos ortamına doğru ilerliyoruz.

Ben mülteci sorununa nasıl çözüm bulunuru konuşmaktan daha önemli olan bir meseleye değinmeyi daha değerli ve gerekli buluyorum.

Hadi açıkça soralım, yükselen yabancı karşıtlığı kimler üzerinde yoğunlaşıyor? Başta Suriyeli olmak üzere, Afganistan, Pakistan, Afrika ülkeleri ve diğer benzeri "Müslüman" ülkelerden gelenler üzerinden bir karşıtlık kampanyası yapılıyor Türkiye'de.

İslâm coğrafyası, ümmet, Müslüman atlası gibi kavramların unutturulduğu milletin kahir ekseriyeti yabancı ve göçmen rahatsızlığını hep bu milletlere karşı gösteriyor.
Tipik Avrupalı toplulukların bakış açısıyla yüz yılda milliyetçi bir topluma evrildik maalesef. Asırlar boyunca çeşitli milletler ile Müslüman kardeşliği şemsiyesi altında muazzam bir birlik mündemiç idi bizde. Son asra emperyal batının tesis ettiği milliyetçi devlet ve millet anlayışıyla girdik biz de maalesef. Dünyaya barış ve huzuru getirmek vizyonundan "Türkün Türkten başka dostu yoktur" gibi güdük, bencil, kavmiyetçi bir anlayışa geçtik. Bu söylem aslında Müslüman Türk yurdunu kardeşleri olan diğer Müslüman yurtlarından koparmanın alt yapısı idi. Ve kısa sürede de maalesef cahil bırakılan millette karşılığını buldu. Siyasi ve kültürel olarak gözlerini ve kalbini tamamen Batıya çevirmiş, yalvaran gözlerle sözde 'modern Avrupa'nın kabulünü bekler bir toplum haline geldik.

Türkten başka dostumuz olmadığı çığırtkanlığını yapanlar, diğer Müslüman Türk topluluklar ile de herhangi bir bağ kurmak, birlik oluşturmak derdinde olmadılar hiç!
Örneğin bize ne Filistin'den diyenler, Doğu Türkistan'ı, Uygur Türklerini de umursamadılar. ABD ve Rusya savaşının meydanı haline gelen Ukrayna için göz yaşı döküp Batı merkezli bir refleksle sabah akşam Rusya'ya sövenler, aynı Sovyet zihniyetinin Afganistan, Suriye ve Afrika'da yaptıklarını ise görmezden geldi.
Meselenin Türklük yahut başka ırkla ilgili olmadığını anlamak için derin analizler yapmaya da pek gerek yok aslında. Ortalama bir zekâ sahibi insan her şeyi net bir şekilde görecektir. Yıllardır İngiliz, Rus, Alman işgalindeki Ege ve Akdeniz'deki yabancılardan neden kimse rahatsız değil! Yıllardır bu bölgelerde yabancıların sahiplendiği mülkler tehdit oluşturmuyor mu?

Sokakta, restoranda, toplu taşıma aracında İngiliz, Alman, Rus vs. gördüğünde, İngilizce, Rusça konuşma seslerinden rahatsız olmayanlar, bir Arap görüp Arapça duyduğunda neden rahatsız oluyor? Bunlar yabancı da onlar akrabaları mı!? Doğru ya onlar yabancı değil!

Göçmen meselesinden yabancı düşmanlığı devşiren zihniyet yönetiyor süreci. Zaman zaman provokatif olaylar ve küçük ölçekli sorunlar büyütülerek alttan alta ırkçılık beslendi. Bunu da en çok gençler üzerinden gerçekleştirdiler. Irkçlık ile kendi milliyetini sevmeyi ayırt edemeyen cahiller topluluğu, bir elinde bayrak diğer elinde kurt ile vahşi bir nefret ile beslendi. İstiklal Marşını bile bilmeyen militan ruhlu, işsiz güçsüz serseri takımından 'vatan sevdalısı' ürettiler. Vatana millete hiçbir faydası olmayan, yabancıdan (yani Müslüman olan yabancıdan) nefret eden bir mankurt kitlesi türettiler. Bunların Almanya'daki neonazilerden hiçbir farkı yok. Saf Alman ırkçılarının da en büyük düşmanlığı ülkelerindeki Müslümanlara yönelik...

Yirmi yıl önce ortaya çıksa, bir mahalleye muhtar bile olamayacak Ümit Özdağ gibi vasıfsız, kalitesiz, birisi çıkıp toplumda ciddi bir karşılık bulabildi. İslâm düşmanlığını milliyetçilikle perdeleyen bu gibi ırkçı yaratıklar milyonların aklını çelebilir hale geldi.

Özetle Türkiye'de ateizm, laiklik ve din karşıtlığı nasıl sadece İslâm düşmanlığı demek ise, yabancı karşıtlığı ve ırkçılık da 'Müslüman olan' yabancılara düşman olmak demek.

İnsaflı insanın, akıllı bir Müslümanın nerede durduguna dikkak etmesi gerek, vesselâm...