Seçimler yaklaştıkça siyasetçilerin kendilerini tanıtmak için yaptıkları konuşmalar daha bir öne çıkıyor!
Sokaktaki vatandaşlar da “kim ne demiş” diye siyasetçilerin bu konuşmalarını dikkatle izliyorlar.
Siyasetçilerin bu konuşmaları takip edildiği zaman “iki tip siyasetçinin” öne çıktığı görülüyor!
Birinci tip siyasetçileri, dün ne demişlerse bugün de aynı şeyleri söyleyen siyasetçiler oluşturuyor.
Yani siyasette bir söylemleri tutarlı olanlar bulunuyor,
Bir de siyasette söylemleri tutarlı olmayanlar bulunuyor.
Evet, ikinci tip siyasetçileri ise “dün başka, bugün başka” şeyler söyleyenler oluşturuyor.
Böyle siyasetçiler dün söyledikleri ile bugün söyledikleri sözler arasındaki farkı hiç önemsemiyorlar.
Hatta bunu normal bir şey olarak kabul ediyorlar ve sokaktaki vatandaşların da normal bir şey olarak görmesini bekliyorlar.
Bu tutarsızlıklarının siyasetin olmazsa olmaz bir gereği gibi kabul edilmesini bekliyorlar.
Ancak sokaktaki vatandaşlar, karşı karşıya kalınan bu manzara karşısında hiç de böyle düşünmüyorlar.
Onlar bu hali bir “tutarsızlık” olarak görüyorlar ve dünleri ile bugünleri birbirini tutmayanlara bir “mim” koyuyorlar!
Ve onlara iyi gözle bakmıyorlar.
Özellikle de son yıllarda bu tür tutarsızlıkların bol miktarda sergileniyor olması, sokaktaki vatandaşın tepkisini daha da artırıyor.
Siyasette üslup kadar, söylenmiş olan sözlerin tutarlı olup olmaması da önem kazanıyor.
Siyasilerdeki söylem tutarsızlığı doğal olarak kendi siyasi tabanlarını etkiliyor ve insanlar yeni arayışlar içine giriyorlar.
Siyasetçilerin söylemlerindeki bu tutarsızlık cumhurbaşkanı adayları konusundaki açıklamalarla bir kez daha gün yüzüne çıkmış bulunuyor.
Bu söylem tutarsızlığı, doğal olarak söylem tutarlılığına olan özlemi katlanarak artırıyor.
Kuşkusuz bu da söylemleri tutarlı olanların hanesine artı puan olarak yazılmasına yol açıyor.
Siyasetçiler ya önceden bugünleri düşünerek dillerini tutmalı ve her konuda ileri geri konuşmamalılar!
Ya da bugün konuşacakları zaman dün aynı konuda neler söylemiş olduklarına bir göz atmalılar.
Yoksa sürekli mahcup olmaya mahkûm kalırlar.