Siyasette “ilkesizlik” sokaktaki vatandaşlara “artık bıkkınlık veren” bir hale gelmiş bulunuyor. İlkesizler, siyasette her şeyi mübah gören bir anlayışa sahipler.
Bu nedenle dün sövüp saydıkları adamlarla bugün kol kola poz vermekte bir sakınca görmüyorlar.
Bir bakıyorsunuz bir süre önce “sahtekâr” olarak kabul ettikleri adamı bir süre sonra “büyük kurtarıcı” olarak görmeye başlıyorlar.
Bu ilkesizlik pek çok insan tarafından hoş karşılanmıyor.
Sokaktaki insanlar böyle ilkesizliklerden “yana yakıla” söz ediyor.
İlkeli davrananlar ise siyasette “aranan adamlar” halini alıyorlar.
Geçmişte siyasette insanların dünya bakış açıları önemli iken günümüzde insanların siyasette de özel hayatlarında da ilkeli davranıp davranmadıklarına bakılıyor.
Sahip olunan makam ve mevkileri korumak için her türlü ilkesizliği ilke edinenler toplumda “bıkkınlık ile bakılanlar” grubunu oluşturuyorlar.
Keşke insanlar, makam ve mevkilere önem verdikleri kadar ilkelere de önem vermiş olsalardı!
Bu ilkesizlik yüzünden siyasette “istikrar sağlayacağız” diye atılan tüm adımlar “siyasette istikrarsızlığın” temel kaynağı haline gelmiş bulunuyor.
Siyasette ilkesizlik o boyutlara ulaşmış bulunuyor ki; artık bırakın dünleri ile bugünleri birbirlerini tutmayanları, sabahları ile akşamları bile birbirlerini tutmayanlar türedi!
Yani dünleri ile bugünleri birbirlerini tutmayanlar uzun zaman aynı şeyi söylemişler gibi sabahları ile akşamları birbirlerini tutmayanlar yanında ilkeli sayılır hale geldi.
İlkesizler sabah söylediklerinin tam tersini akşam, akşam söylediklerinin tam zıddını da sabah yapmaya başladılar.
Siyasetin bu ilkesizlikten tez zamanda kurtulması gerek!
Siyaset, yakasını bu ilkesizliğin elinden kurtaramazsa önümüzdeki günler hakkında nasıl iyimser olalım?