Hac ibadeti İslam'ın 5 şartından biridir. Hali vakti yerinde olan, gücü yeten müminlere farz olan bir ibadettir… 

Hac ibadeti günahlardan arınarak, dünyanın pisliklerinden temizlenerek geri kalan hayatına devam etmenin adıdır.  Önce hac ibadeti yürekte aşk, Kabe'ye hasret, Hz. Muhammed'in kokusuna özlem ve Arafat'ta günahların dökülmesine istek ile başlar.

Gönülden niyet edince oraya gidişleri kolaylaşır, Rabbim zorları kolay eder, yeter ki sen oraya davet edilmiş ol, yeter ki sen oraya gitmeye arzu etmiş ol…

Türkiye'den giden hacılar önce Mekke'ye giderse havalimanında ihrama girerler, diğerleri ise Hazreti Muhammed'in konuğu olmak için Medine'yi Münevvere'ye giderler…

Bu gidiş farklıdır, belki onlarca kere umreye gitmiş olabilirsin, ama hac ibadeti herkese nasip olmaz…  Yıllarca kura için beklersin, belki çıkmaz…  Bir de bakarsın ki öyle bir dua etmişsindir veyahut dua almışsındır ki kendini Ravza-i Şerifte bulmuşsundur.  Bunlar aslında yaşanılan, duyulanların kısa özetidir… Dinlemek lazım, ibret almak lazım… Yola çıkanları, çıkamayanları, geri dönenleri, yolu açılanları…

Medine farklıdır… Medine peygamberin misafiri olmaktır…  Orada Hz Peygamberin dolaştığı sokaklara konuk olmaktır.  Ravzasında onunla beraber olmaktır… 

Medine farklıdır, kokusu da tozu toprağı da özeldir. İnsanı özeldir, naiftir. Medine Uhud’dur… Medine ensar olmaktır…

Hacı,  Medine'den sonra ihramını giyer. İhlasla niyetini getirir. İhram ve niyetten sonra, yasaklar başlamıştır.  Artık hacı olana kadar çok dikkat etmesi gerekir.   Vücudunun hiçbir azasına zarar veremeyeceğin gibi hiçbir canlıya, hiçbir bitkiye de zarar veremezsin.  İki parçalı bembeyaz elbiseyi giymişsindir.  Kefen misali Allah'ın huzuruna yönelmişsindir.  Rabbim sana geldim, sana yöneldim, temizlenmeye geldim, af dilemeye geldim, tövbe etmeye geldim, göz yaş akıtmaya geldim diyerek niyaz etme zamanıdır.

Hazreti Peygamber Efendimiz Mina denilen mevkide öğle namazı ile beraber beş vakit namaz kılmış.  Sabah namazından sonra yürüyerek Arafat'a doğru yol almıştır. Genelde Türkiye’den hacı adayları direk Arafat’a otobüslerle geçerler. O yolu yürüyen hacı arkadaşlarımız hiç kolay olmadığını, yaklaşık 18 km bir yolun yüründüğünü ve o şekilde Arafat’a varıldığını söylerler. Hac ibadeti kolay değildir. Hac ibadeti Hz. Peygamber Efendimizin Allah’tan yardım istediği bir ibadettir. Mükâfatı da o denli büyüktür.

Arafat, günahların döküldüğü yer…  O kısa zaman dilimi için derler ki; Arafat’tan bir  kuş geçse Hacı olur.  İşte öyle bir yer. Günahlarından arındığın,  öğle ve ikindi namazı arasındaki o mukaddes mübarek zaman diliminde annemizden doğduğunuz gibi tertemiz olunan yer… Orada gözyaşı  akıtmak,  orada kalbin ağlamasıyla gözlerin yaşını birleştirip affedilen kullardan olmayı ummak… Rabbim herkese nasip eylesin.

Arafat'tan sonra Müzdelife'ye gidilir…  Vakfe’ye durulur. Orada akşamla yatsı namazları cem edilir.  Şeytan taşlamak için taşlar toplanır ve sabah namazından sonra şeytan taşlamaya gidilir.  Kim bilir belki de kendi nefsimizi, kendi içimizdeki şeytanları taşlıyoruzdur.  Ve sonunda kurbanımızın kesildiği haberi gelince, saçlarımız tıraş edilir ve ihramdan çıkılır.  Ziyaret tavafımız ve Say’ımız yapılır. Sonra tekrar şeytan taşlama gidilir. Ve böylece hac vazifelerimizin büyük çoğunluğu tamamlanmış olur. Belki de vazifelerimizin yani başladığı zamana kavuşulur.

Artık hacı olunmuştur. Dünya’nın her yerinden kardeşlerimizle, dili - rengi farklı Müslümanlarla beraber hacı olunmuştur. Bundan sonra dilimize, yüreğimize sahip olma zamanıdır. Hacılığımızı ömür boyu muhafaza etme zamanıdır.

Veda tavafı ile Hac ibadetinin vazifeleri tamamlanmış olur. Ayrılık, son bakış, hüzün vaktidir.

Rabbim kutsal toprakların özlemi ile yanan tüm kardeşlerimize hacı olmayı, o mübarek beldeleri görmeyi nasip eylesin.