Yeni bir konuyla karşınızdayım, dua ve kulluğumuz başlığı adı altında rabbimizi anlamaya ve mesajını okumaya devam ediyoruz. Evvela selam olsun sizlere, Allah’ım ne muradınız varsa nasip etsin... Duasıyla dua konusuna girmiş olalım.

Dua nedir sorusuyla başlayalım! Dinimizde dua; "bir kimsenin kendisi veya başkası hakkında bir isteğine, arzusuna kavuşması için Allah'a yalvarması" Ondan istemesi demektir. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarız duaya! Ondan isterken özel isimleriyle isteriz. Rızık isterken Er Rezzak (CC), şifa için Eş Şafi (CC), bir kabahatimiz ve günahımızın affı için Er Rahman (CC), korku ve güvensizlik halinden kurtulmak için El Mümin (CC) ve Es Selam ismi şerifiyle duamızı yapar, istek ve talebimizi arz ederiz. Esmaü'l-Hüsna, Allah’ın güzel isimleriyle her birinin anlamına göre ihtiyacımızı arz ederiz.

Yazımızın özeti olacak nitelikte olan Fatiha Suresinde 4. ayette Rabbimiz! “Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” ifadesiyle duanın Ona nasıl yapılacağını öğretiyor bize. Dua, bir ibadettir. İnsanın yaratılış gayesi ibadettir. İbadetlerimizin tamamında dua vardır. Abdest ve namaz dua ile başlayıp dua ile biter, oruçlu halimiz dualarımızın kabul edildiği önemli zaman dilimidir. Hac ve umre ibadetimiz de dua ile rabbimize yaklaştığımız özel anlardan biridir.

Dua kulun üzerine düşen tedbirleri aldıktan sonra neticeyi Allah’a arz etmesidir. Duada boyun eğme, korku, saygı ve hürmet vardır. Hal böyle iken kulun kulla hırlaşması, didişmesi dua edenin ahlakına yakışmıyor. Dua kulluğumuzun ifadesi ve kabulüdür. El açıp Allah’a yönelerek Onun ilahlığını kabul ediyor, Ona kulluğunu ve acizliğini arz ediyor demektir. Furkan Suresi 77. Ayette ““De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin!” ifadesi bu gerçeği ortaya koyuyor. Dua, kul ile rabbi arasına kimselerin giremeyeceği özel bir an ve iletişim bağıdır. Özel bir an da secde anında yapılan duadır, Rabbimize yakın olduğumuz, mesafenin bulunmadığı andır. Çaresizlikten kurtulma ümidi, ilahi rahmetle yıkanmaktır. Dua, Allah’tan aldığımız huzur ve sükûnettir, güç ve moraldir. En nihai dua cennet kapılarının anahtarıdır.

Nasıl ve ne zaman dua edeceğimiz ile ilgili birçok ayeti kerime indirilmiştir. Rad Suresi 14. ayette Rabbimiz “Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O'nadır. Onların Allah'tan başka çağırdıkları ise, onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir” diye buyuruyor. Allah’tan başkasına el açanın bir şey elde edemeyeceğini ifade ediyor. Allah’u Teâlâ “Âdem’e bilmediğini öğretti” derken aslında insanın hiç bir şey bilmediğini ne öğrendiyse Allah tarafından öğretildiğini anlıyoruz. Bu gerçekten uzak, bihaber anlayışta olanlar, dağları kendisi yaratmışçasına inançsızlık ve kibirle olaya yaklaşması, kişilerin akledemeyişini acizlik olarak ortaya koyuyor.

Kuran-ı Kerim’de peygamberlerin yapmış olduğu bazı duaları istifadenize sunarak yazımı sonlandıracağım. Bu duaların her birinin söylenişine vesile olan sizlerin de duyduğu meşhur kıssalar vardır, bunlara bakmanızı tavsiye ediyorum.

Hz. Âdem (AS) “...Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’râf Suresi 23)

Hz. Nuh (AS) “Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır.” (Nuh Suresi 28)

Hz. Yunus (AS) “Lâ ilâhe illa ente subhâneke innî kuntu minez zalimîn. Sen’den başka hiçbir ilah yoktur. Sen’i tenzih ederim. Gerçekten ben, zalimlerden oldum!” (Enbiya Suresi 87)

Hz. Yusuf (AS) “Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.” (Yusuf Suresi 33)

Hz. İbrahim (AS) “İbrahim şöyle dua etmişti: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut!
Rabbim! Putlar insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldu. (İbrahim Suresi 35,36)

Hz. Musa (AS) Musa “Rabbim!” dedi,
(25)“Gönlüme ferahlık ver.
﴾26﴿ İşimi bana kolaylaştır.
﴾27﴿ Dilimden düğümü çöz,
﴾28﴿ Ki sözümü iyi anlasınlar.
﴾29﴿ Yakınlarımdan birini bana yardımcı ver.
﴾30﴿ Kardeşim Harun’u.
﴾31﴿ Onunla gücümü pekiştir.
﴾32﴿ Onu da görevime ortak et.
﴾33﴿ Ta ki seni bol bol tesbih edelim.
﴾34﴿ Ve seni çok analım.
﴾35﴿ Kuşkusuz sen bizi görmektesin.” (Taha Suresi)

Ve nihai özetle Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’in duası
“Allah'ım! Ben hayrın her çeşidini, acil olanını ve geç olanını, bildiğim ve bilmediğim her türlü iyiliği senden istiyorum. Her türlü şerden, acil olanından ve geç olanından, bildiğim ve bilmediğim bütün kötülüklerden de sana sığınıyorum.” Amin...