İktidar partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım rakibi CHP adayı Ekrem İmamoğlu ile beraberce televizyonda canlı yayına çıkmayı “tek şartla” kabul edebileceğini açıklamış.

Haberin devamını okumadan yani Binali Yıldırım’ın şart koştuğu bu “tek şartın” ne olduğunu öğrenmeden önce kendi kendimize, “Bu şart ne olabilir” diye düşündük.

Yani “tek şart ne ola ki” diye kendi kendimize sorduk.

Mesela Binali Yıldırım tek şart olarak, “Sadece ben konuşurum sen dinlersin” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“Oylarımı çaldığınızı itiraf edersiniz” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“Vatandaşların soyadlarına bakarak AKP’li olabileceğini tahmin ettiklerinizi seçmen kütüklerinden sildiğinizi söylemen şartı ile kabul edebilirim” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“Oylarını kullanmaya gelen seçmenlerin kılık kıyafetlerine bakarak AKP’ye oy vereceğini düşündüğünüz seçmenlere büyükşehir oy pusulasını vermediğinizi itiraf edersen kabul ederim” demiş olabilir miydi?



Ya da:

“Bana bak Ekrem gaza geldiğini kabul edersen seninle canlı yayına beraberce çıkarım” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“Ayaklarının yerden kesildiğini kabul etmen şartıyla beraberce canlı yayına çıkarım” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“Canlı yayına beraberce çıkmamız için artık Türkiye’nin sana yetmediğini dünyayı yönetmek istediğini itiraf etmelisin” gibi bir şart koşmuş olabilir miydi?

Ya da:

“Sandık kurallarının başına memur olmayan kişilerin atanmasının senin marifetin olduğunu kabullenirsen canlı yayına beraber çıkarız” demiş olabilir miydi?

Ya da:

“İstanbul seçimleri sonucu tek mağdurun ben olduğumu itiraf edersen yayına çıkarım” demiş olabilir miydi?

Aklımıza bunlara benzer daha birçok soru geldi.

Ama canlı yayına çıkmak için ileri sürülen tek şart bunlardan hiçbiri değilmiş.

Meğer Binali Yıldırım sadece “İstanbul’u konuşmak” şartı ile yayına çıkacağını söylüyormuş.

İstanbul dışındaki konuları da konuşmaktan çekinmezmiş ama bu İstanbullulara haksızlık olurmuş. Yani mesele bu kadar basitmiş!