Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Herkesin kendisine göre derdi vardır. Dert varsa mutlaka çözümde vardır. “İman varsa imkân vardır” sözünden hareketle başımıza gelen zorluklara, musibetlere sabredeceğiz, çözümü için sahibimiz olan mutlak güç ve kudret sahibi Allah’u Teâlâ’ya arz edeceğiz müşkülümüzü. İmtihan dünyasındayız, kaybımızı çalışarak Cenâb-ı Hak takdir ederse tekrar elde edeceğiz. Kayıp cana geldiyse o ilahi kanun, boyun eğip sabredeceğiz. Kaybımızın karşılığı, fazlasıyla ahirette verilecek inancıyla sükûnetimizi koruyacağız.
Hz. Âdem cennette yalnız yaratıldı, bir yanı eksikti, eşi Hz. Havva ile tamam oldu huzura erdi. Hz. Nuh kavmi tarafından yalanlandı, her türlü hakareti, dışlanmışlığı gördü, yine de ne haliniz varsa görün demedi sabretti, kararlılığıyla ummanlara daldı kurtuluşa erdi. Hz. İbrahim inancı uğruna ateşe atıldı, yurdundan kovuldu diyar diyar dolaştı. Uzun yıllar çocuk hasreti çekti, olunca da şükür için oğlu İsmail’i (as) veren Allah’a (cc) kurban etti. Hz. İsmail bir an tereddüt etmeden Allah’a teslim oldu, kurban oldu. Baba oğul Rabbimizin övgüsüne ve rızasına mazhar oldular. Hz. Eyyüb servetini, ailesini, sağlığını kaybetti ama bir an bile isyan etmedi, Allah’a olan özel bağıyla hayata tutundu, şifa buldu, feraha erdi.
Hz. Yunus (as) Allah’a (cc) iman ve itaat etmeyen isyankâr kavmine dayanamadı, onlardan uzaklaşmak istedi. Niyeti Rabbine isyan değildi, izinsiz ayrıldı şehrinden. Sonra zellesini anlayınca tövbe etti. Zünnun’u da (Yunus) zikret! Hani öfkeli bir halde geçip gitmiş, kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Sonunda karanlıklar içinde, “ 'Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!' diyerek yalvardı." (Enbiya Suresi 77) Allah’u Teâlâ duasını kabul etti. “Bunun üzerine duasını kabul ettik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte biz iman etmiş olanları böyle kurtarırız.” (Enbiya Suresi 78) Yunus’u (as) yalanlayan kavmi de helak olacağını anlayınca tövbe edip Allah’ın izniyle affolundu ve kurtuluşa erdiler. “Keşke (o helak edilen beldelerden) bir belde halkı iman edip de imanı kendisine yarar sağlasaydı! Ama Yunus’un kavmi hariç, nitekim onlar iman edince dünya hayatındaki zillet azabını üstlerinden kaldırmış ve kendilerine belirli bir süreye kadar yaşama imkânı vermiştik." (Yunus Suresi 98)
Hz. Nuh, Musa ve Harun’un (as) mücadelelerine işaret edilip insanlığın genellikle hakikatlere karşı direnen tavrından bir kesit verilmiş; fakat bunun insanlık için değişmez bir kader olmadığını, iradesini doğru yönde kullananlar için de kurtuluşun mukadder olduğunu göstermek üzere Yunus (as) kavmi örnek gösterilmiştir. Böylece Hz. Peygamber’e ve onu izleyecek tebliğci ve eğitimcilere her iki yolun yolcuları bulunduğu hatırlatılarak, inkârcılıkta ve kötülükte direnenler karşısında teselli, tevhit mücadelesine devamdan yılmamak gerektiği açısından da moral ve ümit verilmiştir. (Hz. Yunus ve başından geçenler hakkında bakınız Saffat Suresi 139-148 ayetlere) Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 138
“Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.” (Al-i İmran Suresi – 185)
Bu ayet de Uhud Savaşı’nda başlarına birçok sıkıntı gelmiş olan müminleri teselli etmekte ve münafıkları kınamaktadır. Çünkü münafıklar, Uhud Savaşı’nda şehit olanlar kendileriyle istişare etselerdi onlara selamet yolunu göstereceklerini ve onları ölümden kurtaracaklarını iddia ediyorlardı. Bir kısım Müslümanlar da dinleri ve vatanları uğrunda savaşa çıkmış olan müminlerin böyle bir yenilgiye uğramalarına hayret ediyor ve bunun Allah’ın kendilerini yardımsız bırakmasından kaynaklandığını sanıyorlardı. Ancak önceki ayetler durumun öyle olmadığını açıkça ortaya koydu. Çünkü o ayetlerde, şeytanın ganimet toplamak için nöbet mahallini bırakan Müslümanlara vesvese verdiğini 155. ayette görüyoruz. Bununla birlikte bu sıkıntıların da yine Allah’ın iradesi dâhilinde ve müminlerin münafıklardan ayırt edilmeleri için meydana geldiğini Rabbimiz 166 ve 167 ayetlerde bildiriyor. Ayrıca bu yenilginin sonraki savaşlar için bir ders olması gibi daha başka hikmetlerinin bulunduğu bildirilmişti. Yine daha önce geçen ayetlerde yüce Allah müminlerin şehit olmalarının üzülmeyi, münafıkların sağ kalmalarının da sevinmeyi gerektiren bir durum olmadığını, kim olursa olsun eceli geldiğinde öleceğini haber vermişti. Bu ayette ise daha kapsamlı bir ifade ile her canlının ölümü tadacağı, ancak Allah yolunda gayret gösteren şehit veya gazi olan müminlerin mükâfatlarının kıyamet gününde verileceği belirtilmektedir. Yani nasıl olsa her canlının akıbeti ölümdür. Bugün ölmezse yarın ölecektir. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 730-732
O halde verilen bu misallerden çıkarım olarak Allah’a (cc) imanda sadakat ve sebat göstermeliyiz. Allah’tan gelene sabretmeliyiz ve O’na güvenmeliyiz. Biliyoruz ki Allah’ın vaadi haktır, mutlaka O’nun vaadi yerine gelecektir. Tıpkı savaşıp şehit olanların Allah’ın (cc) rızasına mazhar oldukları gibi bizlerinde salih amel işleyip hayırlı işler yaparak Cenâb-ı Hakk’ın yolunda mücadele ederek, O’nun rızasına ulaşmaya gayret etmeliyiz. Bu konuya işaret eden birçok ayeti kerime indirilmiştir, örnek olması için Kehf Suresi 30 ve 31. ayetleri paylaşıyorum.
“İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz. İşte onlara, altlarından ırmaklar akan adn cennetleri vardır. Onlar orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın ipekli yeşil elbiseler giyecekler; orada tahtların üzerine kurulacaklardır. Ne güzel bir karşılık, ne güzel bir konak!"
Konuya dair daha birçok misal ve peygamber hayatlarından örnekler buluyor. Özellikle âlemlere rahmet peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) yaşadığı zorluklar bile kitaplar dolusu olacak kadar çoktur. Onları başka konulara örnek olarak değerlendirmek adına yazdıklarımızla yetiniyoruz. “Moralim Çok Bozuk” başlığı ile on beşincisini yazdığımız makalenin sonuna gelmiş oluyoruz. Allah’u Teâlâ ne takdir eder bilemeyiz, biz elimizden geldiği kadar sizlerle gönül dünyamızda olanları aktarmaya devam edeceğiz.
Allah’u Teâlâ sizleri sevsin sevindirsin, tüm sıkıntılarınızı gidersin, felaha erdirsin inşallah.
Allah’a emanet olunuz...