AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş PKK ve FETÖ’nün CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na destek verdiklerini açıkladıklarını iddia ederek, “Eğer biz yanlış anlıyorsak Ekrem İmamoğlu açık açık söylesin, ‘Ben FETÖ’nün, PKK-HDP’nin oylarına talip değilim’ desin” diyor.
Bu söylem müthiş bir çifte standardı gözler önüne seriyor.
Aynı şekilde AKP adayı Binali Yıldırımda söz konusu kesimlerin kulaklarına hoş gelecek laflar etmedi mi?
Yani AKP adayı o kesimlerin oylarına talip değil mi?
Diyarbakır’da yaptığı konuşma da Binali Yıldırım’dan duyduğumuz “Kürdistan” sözcüğü neyin nesi? AKP sözcüleri hep böyle çifte standart uyguluyorlar. Kendilerine her şey mubah, başkalarına ise her şey haram oluyor!
Akılları sıra rakiplerini bu sözlerle “köşeye sıkıştırdıklarını” düşünüyor olmalılar. Ama kendileri de aynı şekilde davranıyorlar.
Tıpkı Süleyman Soylu’nun Ekrem İmamoğlu’nun bindiği Koç’un uçağını diline dolamasında olduğu gibi! İmamoğlu’nun Koç’un uçağına binerek gezicilerin yanında olduğunu kanıtladığı ileri sürülerken aynı uçağa kendi arkadaşlarının da binmiş oldukları unutuluyor.
Belli ki siyasi rakiplerini eleştirecek konu bulmakta sıkıntı çekiyorlar ve böyle çok basit suçlamalara tevessül ediyorlar. Oysa suçlama konusu yaptıkları şeyler daha önce kendileri tarafından yapılan işlerden başka bir şey değil.
31 Mart seçimleri öncesinde de Saadet Partisi’ne demediklerini bırakmamış ve Milli Görüş camiasını adeta hainlerin suç ortağı gibi takdim etmişlerdi. Sonra ne oldu? Sonra konuşmalarında “Saadet Partili kardeşlerimiz” diye cümleler kurmak zorunda kaldılar. Birilerini suçlamak, birilerini töhmet altında bırakmaya çalışmak yerine kendileri ifade etmeye çabalasalar!
Belki de kendilerini ifade etmekte güçlük çekiyor oldukları için bu yollara başvuruyorlardır, kim bilir!
Zira kendilerini ifade edecek doğru düzgün bir icraatları ortalıkta görünmüyor.
Evet, sanki kendileri FETÖ, PKK-HDP tabanından gelecek oylara talip değilmiş gibi başkalarını suçluyorlar.
Söylemleri ile eylemleri arasındaki çifte standart hemen dikkat çekiyor. AKP sözcüleri kendilerini bu çifte standarttan kurtaramadıkları sürece onlara olan güven kaybı hız kesmeden devam edecektir.
Kendileri söyleyince “söylediysem ne olmuş” diyenler başkaları söyleyince onları “hain ve teröristlerle işbirliği yapıyorlar” diye nasıl suçlarlar?
Bu çifte standart değil de nedir?