Annelerimiz babalarımız başımızın tacı gönlümüzü ilacıdır. Bir önceki yazımızda anne babaya hürmet ile ilgili bir başlangıç yapmıştık. Şimdi ise anne baba ile ilgili ayet ve hadislere kulak verelim.

﴾23﴿ Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.

﴾24﴿ Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.

(İsrâ Suresi - 23-24)

Ayeti Kerimede önce Allah’a kulluktan bahsediliyor. Sonra ise anne-babaya iyilik geliyor. Onlardan birisi yanında yaşlandığında öf bile deme diye emrediliyor. Bırakın azarlamak, bağırmak, çağırmak! Öf bile deme!

Genç kardeşlerimizin çok dikkat etmesi gerekir. Bazen ne kadar da kolay annemize babamıza sert, kırıcı davranabiliyoruz. Aman dikkat edelim. Onları kırmak, üzmek; Allah’ı üzmek, öfkelendirmek manasına geliyor.

Mevlânâ Hazretleri ne kadar da güzel söylemiş:

“Anne hakkına dikkat et! Onu başında tâc et! Zîrâ anneler doğum sancısı çekmeselerdi, çocuklar dünyaya gelmeye yol bulamazlardı.”

Yine Lokman suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor.

“Allah diyor ki: Biz insana anne babasına karşı iyi davranmasını emrettik. Annesi onu nice acılara ve zayıflığa katlanarak karnında taşıdı. O’nun sütten kesilmesi de iki yıl sürdü. Öyleyse ey insanoğlu bana ve sonra da ana ve babana şükret...”

Bizim inancımız anne babaya hürmete o kadar önem ve değer vermiştir ki Müslüman olmayan annesine karşı “Ona ikramda bulunabilir miyim, görüp gözetebilir miyim?” diye soran bir sahabeye Hz. Peygamber Efendimiz: “Evet annene iyi davran” demiştir. (Buhari, Hibe 29, Müslim, Zekat 50)

Bu Hadis-i Şerif; hümanizm adı altında bizlere insanlık dersi vermeye çalışıp, anneleri babalarını bakım evlerine terk eden kapitalist batıya çağlar ötesinden en büyük cevaptır. Biz Müslümanlar bizim gibi düşünmese de anne babamıza ömrümüzün sonuna kadar hürmette kusur etmeyiz.

Anne babaya eziyet ve isyan etmek ise büyük günahlardandır.

Abdurrahman bin Ebûbekir (radıyallahu anh) babasının şöyle anlattığını naklediyor:

“Resûlullah, ‘Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Bunun üzerine biz, ‘Evet, ey Allah’ın Resûlü.’ diye cevap verdik. Bunun üzerine, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir.’ buyurdu.” (Buhârî, Edeb, 6)

Başka bir Hadisi Şerifte şöyle geçmektedir.

Abdullah bin Amr’ın (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.” (Tirmizî, Birr, 3)

Rabbimizin hoşnutluğu da öfkesi de anne babanın hoşnutluğundan, öfkesinden geçmektedir. Şimdi anlıyor muyuz anne baba duasından mahrum bireylerin neden iki dünyada da bedbaht bir duruma düştüklerini…

Akıllı insan anne babasına hürmette kusur etmez. Anne baba duası ile hem bu dünyasını hem ahiretini imar eder.

Yazımızı Yunus Emre’nin güzel bir şiiri ile bitirelim.

“Ana, başa taç imiş.

Her derde ilaç imiş.

Bir evlat pir de olsa,

Anaya muhtaç imiş.”