Amerika’nın Yahudilere desteği ve II. Dünya Savaşı

Nazi Almanya’sının yahudilere uyguladığı soykırım, onları, dünya kamuoyu önünde masum konumuna getirmişti. Zaman içerisinde İngiltere’nin yukarıda bahsedilen planı da tutmamıştı. Filistinlilerin aralarındaki anlaşmazlıklar sürerken yahudiler, kendilerine bir yurt kurma planlarını dünya kamuoyuna taşımaya karar verdiler. Bu mânâda Siyo­nist teşkilâtı Mayıs 1942’de Amerika Bir­leşik Devletleri’nde düzenlediği konfe­ransta Filistin’de bir yahudi yurdunun kurulması için mücadele edildiğini ilk defa resmen açıkladı.

Yahudilerin illaki Filistin’e göç etmeleri gerekiyordu. Kimi iddialar, II. Dünya Savaşı’nın çıkış nedenin aslında siyonist yahudilerin sinsi bir planı olduğu yönündeydi... Savaşın sonuçları açısından bakıldığında 100 bin civarında Yahudi’nin Avrupa’dan kaçarak, Filistin’e yerleşmesi böyle bir iddiayı aslında doğruluyordu.

Filistin cephesine bakıldığında onların da bu hain göçü engelleme mücadeleleri, karışıklıkları had safhaya taşıdı. Buna karşılık İngiltere 1946'dan İtiba­ren Filistin'de sıkıyönetim uygulamaya başladı. Amerika, İngiliz denetiminde burada iki uluslu bir devlet kurulmasını önerdi. Buradan hareketle İngilizler, konuyu Birleşmiş Milletler’e taşıdı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, incelemeler neticesinde Kasım 1947’de aldığı 181 sayılı kararla Filistin topraklarını müslümanlar ve Yahudiler arasında taksim etti. Plana göre 2 milyona yakın nüfusa sahip Filistinlilere yüzde 43,5,  yaklaşık 600 bin nüfuslu Yahudilere ise yüzde 56,5 toprak düşüyordu. Üstelik tarımsal açıdan verimli topraklar da yahudilere veriliyordu. Kudüs ve çevresi ise uluslararası bir statüye kavuşturuluyordu.

İsrail Devleti kuruluyor

Birleşmiş Milletler’in yaptığı bu adaletsiz planı Filistinliler tanımadı. İngilizler ise başka bir çözüm arayışına girmedikleri gibi 15 Mayıs 1948’de manda yönetimine son verme kararı aldılar. Yahudiler de 14–15 Mayıs gece yarısı İsrail devletini ilan ettiler. Bütün bunlardan önceden haberi olduğu için Amerika, sadece 11 dakika sonra yeni İsrail devletini tanıdı. Türkiye ise 11 saat sonra İsrail’i tanıyan ikinci devlet oldu.

Devlet’in ilanından bir­kaç saat sonra Arap Birliği İsrail'e sa­vaş açtı. Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak kuvvetleri üç yönden saldırıya geçtiler. Başlangıçta önemli ilerlemeler kaydedilse de batılıların İsrail’e verdiği destekle sonuca gidilemedi. Bu defa Birleşmiş Milletler, İsveçli diplomat Kont Bernadotte’yi arabulucu olarak tayin etti. Kont Bernadotte, bir takım girişimler neticesinde barış için Kudüs’ün Filistinlilere bırakılması gerektiği yönünde fikir beyan etti. Ancak yahudiler, buna sıcak bakmadığı gibi Kont Bernadotte’yi de öldürdüler. 

Yahudilerin 1897’de Basel’de yaptıkları I. Siyonist Kongre’de aldıkları üç karardan ikincisi de böylece gerçekleşmişti. Bu günden geriye bakıldığında aradan geçen yaklaşık 70 yıllık süreç içerisinde hiç bir zaman barış sağlanmadı. Bunun bir tek nedeni var ki o da üçüncü kararın gerçekleşmesi hedefidir.

Filistin cephesi

İsrail Devleti’nin ilanından beş gün sonra filistinliler tarafından Kudüs Müftüsü Emîn el-Hüseynî öncülüğünde, bü­tün Filistin topraklarını kapsayan yeni bir Filistin Devleti kuruldu. Mısır, Irak, Su­riye, Lübnan ve Suudi Arabistan yeni devleti hemen tanıdılar. Ürdün ise bu topraklar üzerinde emelleri olduğu için karşı çıktı. Karışıklıkları fırsat bilen İsrail, Birleşmiş Milletlerin taksim ettiği sınırların dışına çıktı. Daha sonra da Arap ülkeleriyle tek tek mütareke imzaladı. Bu arada Yahudi göçü de devam ediyordu.

Haziran 1950’de Arap ülkeleri aralarında askeri ittifak yaptılar. Buna karşılık batılılar da İsrail’e destek vermeye devam ettiler. O sırada Mısır’da darbeyle yönetimi ele geçiren Cemal Abdünnasır’ın bir yandan İsrail’e karşı Filistinlilere destek vermesi ve diğer yandan Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi, İngiltere ve Fransa’nın Mısır’a savaş açmasına neden oldu. İsrail bunu fırsat bilip, Gazze’yi işgal etti.

Filistin cephesinde ise yeniden önemli çıkış 1958’de oldu. Bu tarihte Yaser Arafat’ın öncülüğünde el-Fetih Örgütü kuruldu. Filistin kökenli iş adamı ve aydınları bünyesinde toplayan örgüt, ‘Filistin ancak Filistinlilerce kurtulur.’ ilkesiyle örgütlenmesini sürdürdü… Buradan hareketle Haziran 1964’de Kudüs’te Filistinlilerin ilk büyük kongresi yapıldı. Kongrede Filistin Kurtuluş Örgütü’nün kuruluşu ve 29 maddelik Filistin Milli Misak-ı kabul edildi. Milli Misak’a göre Filistin sınırları 1917’deki İngiliz Manda Yönetimi’nin belirlediği sınırlar olacaktı.

Filistin üzerinde bir takım emelleri olan diğer Arap ülkeleri, bu durumdan rahatsızdırlar. Kahire’de bir araya gelerek bir değerlendirme toplantısı yaptılar. Bundan sonra el-Fetih ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında bir rekabet başladı. Rekabette öne geçen ve her geçen gün kuvvetlenen el-Fetih örgütü, 1965 yılı başlarından itibaren İs­rail'e karşı silahlı mücadeleye girişti. İsrail ise bunu bahane ederek, Haziran 1967'de Mısır'a ait Sina’yı, Suriye'ye ait Golan tepelerini, Ür­dün'ün yönetimindeki Batı Şeria ile Do­ğu Kudüs'ü ve Filistin'in Gazze Şeridi'ni işgal etti.

Devam edecek