İsa as, kavmine şöyle dedi: “Şüphe yok ki Allah, benim de Rabim, sizin de Rabbinizdir. O’nun için O’na kulluk edin! İşte bu doğru yoldur.” (Ál-i İmran/51) Demek ki dosdoğru olmak, Allah’a layıkıyla kulluktan geçiyor. 

Zaten insan, Gâlû Belâ’da verdiği söz gereği, Rabine kulluğu ve dolayısıyla dosdoğru olmayı peşinen kabullenmiştir. 

Peki, dosdoğru olmanın ölçüsü nedir?.. 
Bunun en net cavabı, Hud Suresi’nin 112. ayetidir. “Habibim, Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdim.” diye buyurduğu en sevgili kuluna bile Yüce Allah, “Öyleyse emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın, şüphesiz o yaptıklarınızı hakkıyla görür.” 
İşte ölçü budur…

İbn. Abbas’tan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber, bu ayeti kastederek: “Beni Hûd süresi ihtiyarlattı!” buyurmuştur.

Allah’a kulluk, O’na ibadet etmek, dostlarıyla dost olmak, düşmanlarına düşman olmak, O’nun dinine yardım etmek, O’na sonsuz hamdetmek, O’ndan gelenlere sabretmek, nimetlerine şükretmekle olur. Kısacası sırat-ı müstakimden şaşmamakla olur. 

Yüce Allah Hicr Suresi 26–42. ayetlerde şöyle buyurdu:
“Gerçekten biz, insanı kuru bir çamurdan, biçimlendirilmemiş bir balçıktan yarattık. Cini ise, daha önce zehirleyici şiddetli ateşten yaratmıştık. Ve düşün o vakti ki, Rabbin Meleklere: Ben kuru bir çamurdan biçimlendirilmemiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Bunun için ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip, içine ruhumdan üflediğim zaman derhal onun için secdeye kapanın!” 
(Ve Yüce Allah âdem as’ı topraktan yaratıp, ona kendi ruhundan üfleyip can verdi.)
Bunun üzerine bütün melekler hep birden secde ettiler. Ancak İblis, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı. Allah: “Ey iblis, sen neden secde edenlerle beraber olmadın?” İblis: “Benim, kuru bir çamurdan, biçimlendirilmemiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmem olacak bir şey değildir!” dedi. Allah, “O halde çık oradan; çünkü sen, artık kovuldun! Ve bu lanet ceza gününe kadar üzerindedir” dedi. İblis: “Ey Rabbim, öyle ise bana onların kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver!” dedi. Allah: “Haydi sen bilinen zamanın gününe kadar mühlet verilenlerdensin!” dedi. İblis: “Ey Rabbim, beni azdırmana karşı yemin ederim ki ben yeryüzünde onlar için bütün fenalıkları güzel gösterip ve hepsini azdıracağım! Ancak içlerinden ihlâsa erdirilen kulların hariç!” dedi. Allah: “Bu -Garanti ederim- dosdoğru bir cadde.” dedi. Gerçekten senin, benim kullarım üzerinde hiçbir hâkimiyetin yoktur; ancak, azgınlardan sana uyanlar bunların dışındadır. (Hicr / 26-42)

O halde şeytanın hilelerine kanmadan Allah’a kulluk yapacağız. 


Şeytan’ın bazı özellikleri şunlardır: Onun en çok sevmediği kişi Peygamber efendimizdir. Daha sonra müttaki bir genci, sabreden fakiri, şükreden zengini sevmez. Yalan söyleyenler onun dostudur. Gıybet ve koğuculuk onun meyvesidir. 

Şeytan’ın hiçbir yaptırım gücü yoktur. O sadece vesvese ile kandırır. Allah’ın Salih kulları şeytanın vesveselerinden kendini koruyandır. 

 “Ey Rabbimiz bizi doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna eriştir. Sapıkların ve gazap olmuşların yoluna değil.” (Fatiha/5-7)
Amin!