İnsanın yaratılışı
İnsan, madde boyutuyla yani beden olarak henüz yaratılmamış iken yeryüzünün mukimleri cinlerdi. Cinler, Mânâ Âlemi'nin varlıkları olduğundan onlar, Sema’da dolaşabiliyor ve meleklerin meclislerine iştirak edebiliyorlardı. Ancak sonraları yeryüzünde bozgunculuk çıkarmışlar ve bundan dolayı da bu lütuftan men edilmişlerdi. (Cin Suresi)
‘Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’ buyuruyor Yüce Allah. (Zariyat/56) Buradan cinlerin de imtihana tabi oldukları anlaşılıyor. İmtihanın söz konusu olduğu yerde ise Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını kullarına ulaştıracak elçilerin de olması gerektiği düşünülmelidir. Bu anlamda cinlerden ismi Azazil b. Haris olan bir cin vardı ki o, muhtemelen cinlerin ilki ve de peygamberiydi. Yani Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını diğer cinlere ulaştırması için görevlendirdiği elçisi.
Yüce Allah, elçilerini meleklerden üstün kılmıştır. O nedenle Azazil, melekler katında bulunabiliyor, onların meclisine iştirak edebiliyordu. Bir vakit Yüce Allah, insanın beden boyutunu yaratmayı murad etti. Sonra dilediği bir zamanda ilk insanı (Âdem’i) topraktan yarattı ve ona ruhundan üfleyip can verdi. Daha sonra Azazil'in de hazır bulunduğu melekler topluluğuna hitaben Âdem için saygıyla eğilmelerini emretti. Melekler bu emre itaat ettiler ancak Azazil karşı geldi. Bu sebepten Yüce Allah, ona kovulmuş şeytan anlamında ‘İblis’ diye hitap etti.
Bu hadise, Hz. Peygamber’e şöyle bildirildi: ‘Hani Rabbin meleklere: “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin!” demişti. Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı. Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne? Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (Hicr/28-32)
İblis dedi ki: “Çünkü beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın. (Araf/12) Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lanet senin üzerinedir. (Hicr/33-35) Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın.” dedi.’ (Araf/13) İblis, “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.” dedi. Allah da: "O halde sen, vakti (yalnız tarafımca) bilinen o güne kadar mühlet verilenlerdensin." dedi.’ ‘İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlasa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım.’ (Hicr/36-40) ‘Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükredenler bulmayacaksın.” (Araf/16-17) ‘Allah, dedi ki: “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur. (Hicr/33-35) Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.” (Araf/18)
...
Yüce Allah, meleklere çamurdan bir insan yaratacağını bildirdiğinde onlar, gayri ihtiyari birtakım endişelerini dile getirmişlerdi. Ancak daha sonra Rablerinin uyarısı karşısında hatalarını anlayarak, pişmanlıklarını dile getirdiler. Bu husus, Hz. Peygambere şöyle bildirildi: ‘Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tespih ve takdis ediyoruz.” demişlerdi. Allah da: “Ben sizin bilmediğinizi bilirim.” demişti.’ (Bakara/30)
‘Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin!” dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin.” dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.’ (Bakara/31-33)