Ehven, kelime mânâsı itibariyle 'daha hafif' demektir.

Ehven-i şer ise kötüler arasında daha az zararlı olanına denir. Yani iki veya daha fazla zararlı olan herhangi birşeyler arasından birini seçmek mecburiyeti varsa, diğerine göre daha az zararlı olanı seçmek, Ehven-i şer oluyor.

Ancak, altarnatiflerden biri de yararlı yani hak ise hiç düşünmeden onu seçmek mecburiyeti vardır. Belki onun farkedilmesi engellenmiş olabilir. İşte burada feraset devreye girer. Feraset ise şuurla alakalıdır. Yani şuurlu bir insan feraset sahibidir de. Feraset, bir işin sonunu görebilmek, düşünebilmektir.

Konuyu şöyle bir örnekle anlaşılır hale getirebiliriz. Adamın biri idama mahkûm edilmiş de hakim, bir tavuk getirtmiş ve mahkûma: "Bu tavuğu sen ne şekilde öldürürsen, cellat da seni aynı şekilde öldürecek!" der. Bu bir anlamda: "Ölümlerden ölüm beğen!" anlamına gelir. Yani er veya geç, ama kesin kes öleceksin.Yani bir Ehven-i Şer sözkonusu.

Adam, tavuğu ya kafasını keserek veya boğazını sıkarak öldürebilir. Eğer hayatta kalmanın illaki bir yolu varsa neyapıp edip onu bulmak mecburiyeti vardır. Yani adam, "Nasılsa öleceğim, eğer kafam kesilirse daha az acı çekerim." dememesi lazım. Neyse adam demek ki feraset sahibi ki, hayatta kalmayı başarıyor. Yani üçüncü yolu buluyor. Ne yapıyor? Tavuğun kafasını ağzına alıyor, nefessiz kalınca tavuk ölüyor. Eh, insan kafası sığacak kadar büyük bir ağız da olmadığına göre...

Şimdi konuyu siyasete ve dolaylı olarak da şu bazı cemaatlere ve de onların bazı şeyh efendilerine getirmek isterim. Diğer zamanlarda siyasetten uzak dururlar. Hatta: "Caiz değil!" hatta ve hatta "Haramdır." demeye getirirler. Müdavimlerini de böyle örgütlerler. Ancak seçim zamanı gelince de "Ehven-i Şer" deyip, gidip kendilerince güya daha hafif şerlidir diyerek, filan siyasi partiye oy verirler. İşte onlar, esasen manen ölümü seçmiş olurlar. Aslında bir anlamda ölümü seçmek intihar anlamına gelir ki, küllün harama düşmüş olurlar.

Son belki 15-20 yıldır Türkiye'deki İslam'i cemaatler, "Ehven-i Şer" diyerek, AKP'yi desteklediler. Oysa, AKP zamanında içki, faiz, kumar, fuhuş, adam kayırma... say sayabildiğin kadar... diğer zamanlarda olmadığı kadar arttı. İslam'a zarar verebilecek ne kadar zulüm varsa hepsini icra ettiler. İslam coğrafyası ve müslümanlar en çok onlar zamanında ziyana uğradı. Tamamında o cemaatlerin payı var. Aslında şerrin ta kendisini seçtiler.

Gelelim bu son seçimlerde Ehven-i Şer adres değiştirmiş gibi görünüyor. Ancak, yine doğru adresi bulamadılar. Açıkçası bir sahte Milli Görüş partisini bırakıp, diğer bir sahtesine yöneldiler. Bir şerliden kaçıp, diğerinin kucağına atladılar. Esasen onların her ikisi de ve dahi Milli Görüş'çü olmayan diğerleri de bir takım şer güçlerin kuklasıdırlar. Onlar bunu göremeyip, şer güçlerin tuzağına düşmeye devam ediyorlar. Eh şeyhinde feraset yoksa, Milli Görüş'ün partisini göremiyorlarsa; bu millet ve bu ümmet bu zilletten nasıl kurtulsun!

Sizin 'Ehven-i Şer' dediğiniz şey halkı Müslüman olan bir ülkede aranmaz. Şayet müslümansanız ve şayet gayrimüslim bir ülkede yaşıyorsanız ve şayet o ülkede bir seçmenseniz ve de tabi seçime giren partilerin İslâm'i ayrıcalıkları yoksa... O zaman Ehven-i Şer gözetirsiniz. Yoksa Müslüman bir ülkenin vatandaşı olup, İslâm-i akideleri savunan ve geçmişteki icraatları bu yönde olan bir siyasi hareketi desteklememek, veballerin en büyüğüdür.

Yok efendim iktidar olamıyor diye Milli Görüş'ün partisini bırakıp, gidip gizli şer partileri destekleyemezsiniz. Şayet sen Milli Görüş partisini daha güçlü bir şekilde meclise sokarsan, o zaman sesin daha güçlü çıkar. O zaman iktidarda ister sahte Milli Görüş'çü parti olsun, isterse farklı bir görüşteki parti; istedikleri gibi at oynatamazlar.

Dilerim bu vebalden kurtulmak için artık bir adım atarsınız inşallah!