Dün Pazar sabah namazı Merkez Cami’de her zamankinden biraz daha farklı bir durum vardı. Namaza gelenler, bu farklılığı hissetmişti. Diğer günlere göre biraz daha fazla cemaat vardı.
Her sabah namaz öncesi imam efendi Kur’an okur. Hatim okuduğu için de her gün kaldığı yerden devamını okurdu. Bir gün önce yani Cumartesi günü dört dakika namaza geç başlamıştı imam efendi de cemaatten itiraz gelmişti.
O gün sabah ise Yasin-i Şerif okuyordu imam efendi, bitirdiğinde yine bir dört dakika gecikmişti. Cemaat yine itiraz eder diye düşünürken fakat o da ne? Hoca besmele ile bu defa Fetih Suresi’ne başladı. Bir on dakika da o sürdü.
Neyse ‘Sadakkallahulazim’ diyerek okuma bitti. Her halde pazardır, işe giden yoktur diye ses edilmemiştir…
Derken, müezzin kamete başladı, bu arada mihraba bir başka imam geçti. Tavırlarından ilçe müftüsü olduğu kanaati oluştu.
Namaz bitti tespihat, dua ve müftü efendinin sesli ve biraz da uzun süren duası.
Hafta içi şehitlerimiz vardı. Yüce Allah şahadetlerini kabul eylesin! Ateş düşen ocaklara başsağlığı ve sabırlar dileriz!..
Diyanetin aldığı karar ile o gün Türkiye geneli tüm camilerde şehitler için sabah namazında böyle bir program kararı alınmış.
İl ve ilçe müftüleri, merkez camilerde cemaate hitap edip, şahitler içinde dua programı icra edecekler.
Yarabbi vatanımızı böldürtme!
Yarabbi, bayrağımızı indirtme!
Yarabbi ezanımızı susturtma!
Vatanımızda gözü olan içerideki ve dışarıdaki hainlere fırsat verme! vs.
…
Bu vatan hepimizin, Ezan bizim, bayrak bizim, yüreğimizi yakan şehitler bizim. Yapılanlar da doğu şeyler. Hepsinin alına imza atılır.
Fakat,
Fakat,
Arkadaş ya!
Adeta bir tiyatro oynanıp, duruyor. Öyle ki şehit haberleri artık sıradanlaştı. Gelsin şehit, bu gibi çıkışlarla alınsın milletin gazı. Gelsin şehitler, alınsın milletin gazı. Adeta seçim propagandası kokusu sarıyor etrafı…
Yarım asırdır, bir bakan gidiyor öteki geliyor; terör saldırısı oluyor, baskın yapılıyor; şehitler geliyor, teröristler etkisiz hale getiriliyor.
Pençe kilit…
Sınır ötesi harekat… vs. vs.
Devletin başından açıklama: “Terörün kökünü kazıyacağız…”
Yuh yani, Yuh! Ne zaman? Daha ne zaman arkadaş?
Kimsenin terörün kökünü kazımak gibi bir niyeti yok. Hatta bu iş böyle devam etsinden yanalar, o iç ve dış mihrakları suçlayan asıl kendileri sinsi mihrak olanlar.
Bilmem cümlelerim anlaşılıyor mu?..
Neyse, camiden çıktık dışarıda neler var neler…
Siyah siyah mersedesler, camları siyah film kaplı otomobiller minibüsler; elinde telsiz korumalar, özel kalemler… Peki, içeride kim var? Sayın ilçe müftümüz.
…
Yıllar önce bir bayram namazında o zamanki ilçe müftüsü kürsüden yine siyasi propaganda kokan bir vaaz vermişti de onu nezaket çerçevesinde eleştirir bir mektup göndermiştim zat-ı âlilerine.
Sonra ne mi oldu?.. Sonra üç bayram kendilerini merkez camii kürsüsünde görmedim. Daha sonra da tayini çıkıp, gitmişti…
Şimdi sayın müftülerimiz! Görevler içerisinde belki de en kutsal olanını yapıyorsunuz. Ama yarın hesap var, Mizan Terazi’sine çıkmak var…
Sizler, şehitlerden bahsederken, acaba gençlerimizin büyük hatta çok büyük bir kısmının deizim ve ateizmin pençesine düştüğünden haberiniz var mı?
Şehit olma şartı müslüman olmaktan geçer!.. Peki deist ve atesitler askere alınmıyorlar mı?
Doğrusu kafamız çok karışık, Allah rızası için sizlerden açıklama bekliyoruz.
…