Cihadın bir başka metodu da tebliğ önündeki engellerle mücadele etmektir. Bu, kendisine yapılan tebliği reddettiği gibi başkalarına yapılacak tebliği de engellemeye çalışanlara karşı yapılan mücadeledir. Eğer böyle bir engel yoksa bu yöntem kullanılmaz. Ancak, yeryüzünde insanlığın var olmasıyla birlikte başlayıp ve Kıyamet’e kadar da devam edecek olan bir ‘Hâk-Bâtıl mücadelesi vardır. Bundan dolayıdır ki tebliğ önünde her zaman için çeşitli engeller söz konusudur. İşte bu engelleri aşmak ya da kaldırmak için her türlü cihat yapılır. Yani mesela mali cihat, bedeni cihat, nefis ile cihat, siyasi cihat gibi…
İnsan, iyiliklerin hâkim olması ve kötülüklerin de ortadan kalkması için fevri olarak cihat etmeye devam edebilir. Ancak, öyle iyilikler vardır ki ikamesi ve öyle kötülükler vardır ki nehyi tek başına cihat ile mümkün değildir. Mesela tebliğ önündeki engelleri kaldırma mücadelesi tek başına yapılamayabilir. İlla ki topluluk halinde yapılması gerekebilir. Bir paylaşım veya bir işbirliği yaparak daha bir üstesinden gelinebilir. Bu durumlarda öncelikle sulh ile mücadele vermek gerekir ki bunun da en etkili yöntemi siyasi mücadeledir. Peygamber Efendimiz de bu yöntemi en mükemmel şekilde uygulamıştır.
Zaten Yüce Allah da, ‘Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.’ (A’li İmran/104) buyuruyor. İyiliklerin emredilip, kötülüklerin yok edilmesi yöntemini de Peygamber Efendimiz bildirmiştir. Buyuruyor ki: ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle düzeltin. Ona da gücünüz yetmezse kalben buğz edin. Bu ise imanın en zayıf yönüdür.’ (Müslim) Kötülükler yok edildikleri zaman yerini iyilikler alacaktır. Şimdi bu hadisi şerif üzerinden konuyu biraz açalım.
Siyasi Cihat
Hadis-i şerifteki sıralama önemlidir. Kötülüklerle mücadelenin en etkili yöntemi el ile düzeltmedir. El ile düzeltmeyi ancak muktedir olanlar yapabilirler. Yani kudret sahibi, yani gücü elinde bulunanlar yapabilir. Bozuk makineyi ustası, bozuk düzeni iktidar sahipleri düzeltir. Yani kötülüğü düzeltme yetkisi hüküm sahiplerinin elindedir. Ancak, ehil olma şartı ile... Aileyi aile reisi, beldeyi belediye reisi ve ülkeyi de devlet reisi yönetir. Son karar reisindir. Bir kötülük düzelecekse bunu reisin kararı düzeltecektir. Hani bir söz var ya ‘Yetki falanın elinde, bu işi ancak o yapabilir...’ Demek ki kötülüğü yok etmenin en etkili yöntemi el ile düzeltmedir.
Bir ülkede zina ve ya mesela faiz serbest ise içki, kumar ve her türlü fuhşiyat alıp başını gitmişse, bunu yasaklamak o ülkeyi yönetenlerin elindedir. Eğer bu gibi kötülükler yasaklanmıyorsa o ülke iyi yönetilmiyor demektir. Bu durumda birilerinin bu kötü gidişe müdahale etmesi gerekir. Yani düzelmesi adına iktidara nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm yöntemlerini de kapsayan teklifler vermelidir ki buna da dil ile düzeltme denir. Ancak bu el ile düzeltme kadar etkili değildir. Çünkü el ile düzeltme makamında olanlar bu teklifi kaile almayabilir.
Dil ile düzeltme makamında olanlara siyaseten muhalefet denir. Muhalefet, dil ile düzetmede çoğu kere etkili olamayabiliyor. Yani iktidar sahiplerine karşı yaptırım gücü yoktur. Bu durumda muhalefetin yapacağı iki şey vardır. Birincisi buğz etmektir ki bu zayıflığın bir işaretidir. Esas olan iktidar olma mücadelesidir. Yani muhalefet hadis-i şerifteki kötülükleri el ile düzelteme makamına ulaşmanın mücadelesini vermelidir.
Savaş
‘Dinde zorlama yoktur.’ (Bakara/256) buyuruyor Yüce Allah. Cihat, zorlama anlamı taşımaz. Cihadın bir boyutu da savaştır ve savaş çoğu kere zorlama şeklinde algılanır. Hâlbuki savaş, fitnecilere yani insanların dini öğrenmeleri önünde engel teşkil edenlere hatta öğrenmek isteyenlere baskı ve şiddet uygulayanlara karşı yapılır. Zaten bu hususta Yüce Allah, ‘Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, şüphesiz Allah, onların yaptıklarını görendir.’ (Enfal/39) buyuruyor.
Sabır
Cihadın en önemli şartlarındandır sabır. Sabırsızlık, hakkı tavsiye edeceğim derken, işi daha da zora sokar. İnsanın karşısındakiyle fikir çatışmasına neden olur. Nefisler ön plana çıkar. Tebliğ amacından sapar. Kazanma ihtimali yerini kaybetmeye terk eder. Burada sadece şeytan kazanır. Tabi tebliğci de Allah-u Âlem günah kazanmış olur.
Aslında hayatın tamamı bir nevi cihattır ve cihat eden, ‘Herhangi bir Müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan diken batmasına varıncaya kadar her ne gelirse, Allah bütün bunları o müslümanın hatalarına keffaret kılar.’ (Buhari) Bu açıdan sabır cihadın en önemli unsurlarından biridir.