İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yürütülen yolsuzluk soruşturması, yeni bir ses kaydıyla yeniden ülke gündemine oturdu. Soruşturma kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve danışmanı Murat Ongun dahil toplam 100 kişiye yönelik suçlamalar inceleniyor.
Soruşturma dosyasına giren ses kaydında, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun ile Kültür A.Ş. Eski Genel Müdürü Serdal Taşkın arasında geçen konuşmalar yer alıyor. Kayda göre, "Reklam İstanbul" firması üzerinden İstanbul'daki vatandaşların kişisel verilerinin hukuka aykırı şekilde toplandığı ileri sürülüyor.
Ongun’dan çarpıcı sözler: “Ben İstanbul’u bileyim”
Ses kaydının en dikkat çeken bölümü, Murat Ongun’un şu sözleri oldu:
"Ben İstanbul’u bileyim, bunun bana ticari bir geliri olmayabilir. Kullanmayayım, açmayayım kimseye. Ben kendi içimde kullanayım. Finansal olarak değil de öbür anlamda olabilir, o da bir yatırımdır."
Bu ifadeler, kamuya ait verilerin kişisel çıkarlar doğrultusunda “yatırım aracı” gibi kullanılıp kullanılmadığı sorusunu beraberinde getirdi.
Taşkın: “Bütün İstanbul’u görmemiz büyük bir sorun”
Serdal Taşkın’ın ses kaydındaki ifadesi ise, söz konusu verilerin boyutunu ortaya koyuyor:
“DMP’den 3, 4 kat belki 5, 6 kat para kazanırsınız. Ama bu çok büyük bir sorun ortaya çıkardı. Bizim bütün İstanbul’u gördüğümüz ortaya çıkar. Bizim için çok büyük bir sorun.”
Taşkın’ın bu sözleri, kişisel verilerin yalnızca reklam ya da analiz amacıyla değil, çok daha büyük ve potansiyel olarak tehlikeli bir veri havuzu oluşturmak için toplandığına dair kaygıları artırdı.
“Biz bu işe siyasal olarak girdik” sözleri dikkat çekti
Murat Ongun, ses kaydının ilerleyen bölümlerinde olayın boyutunu yalnızca ticari değil, siyasal bir mesele olarak tanımlıyor:
“Biz bu işe, ticari bir iş yapmak için girmedik. Bu, siyasal bir mesele. Sonuçta yürüyen bir sistem var ve bunun da bir para kazanması lazım.”
Bu açıklama, kamu kaynakları ve kişisel veriler üzerinden oluşturulan yapıların parti stratejileriyle ilişkilendirilip ilişkilendirilmediği sorularını gündeme taşıyor.
Medya kılıfı mı? Kişisel veriler nasıl kullanıldı?
Serdal Taşkın, DMP sistemiyle ilgili endişelerini anlatırken şu ifadeleri kullanıyor:
“Bir bankaya DMP kurduk. BDDK, DMP aldığını duyunca geldiler. Medya diye yutturduk. Az daha bankaya 50-60 milyon ceza verecekti.”
Bu cümleler, kişisel verilerin toplanmasında “medya” kılıfı kullanılarak denetim mekanizmalarının atlatılmaya çalışıldığını ima ediyor. Aynı yöntemin kamu kurumlarında da kullanılıp kullanılmadığı ise araştırılıyor.
Ongun’un şirketine yönelik usulsüzlük iddiası
Soruşturma dosyasında yer alan bir diğer iddia ise, Murat Ongun’un sahibi olduğu "Reklam İstanbul" şirketine yönelik. Savcılığın tespitlerine göre, bu firma 2022-2024 yılları arasında Medya A.Ş.’den 70'ten fazla usulsüz ihale aldı.
Bu durum, belediye iştiraklerinden alınan ihalelerin şeffaflığı ve kamu kaynaklarının kullanımı konusunda ciddi soru işaretleri doğurdu.
Emrah Bağdatlı detayı: Veriler kimlerin eline geçti?
Soruşturma kapsamında adı geçen bir diğer şüpheli ise firari konumda olan Emrah Bağdatlı. Dosyada yer alan bilgilere göre, Bağdatlı da İstanbul'daki vatandaşlara ait kişisel verileri hukuka aykırı yollarla ele geçirmiş ve bu verilerin belediyede kullanıldığı iddia ediliyor.
Bu gelişme, kişisel verilerin yalnızca belediye içinde değil, farklı kişi veya yapıların eline geçmiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Hangi suçlamalar yöneltiliyor?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü geniş çaplı soruşturma kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve danışmanı Murat Ongun dahil toplam 100 şüpheli hakkında çok sayıda ağır suçlama bulunuyor. Bunlar arasında:
- Suç örgütü yöneticisi olmak
- Suç örgütüne üye olmak
- İrtikap
- Rüşvet
- Nitelikli dolandırıcılık
- Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek
- İhaleye fesat karıştırmak
Soruşturma sürerken, yeni ses kayıtlarının ve belgelerin ortaya çıkması bekleniyor.
Kamuoyunda tepki büyük
Vatandaşların kişisel verilerinin yetkisiz kişilerce ele geçirilmiş olabileceği iddiası, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Sosyal medyada birçok kullanıcı, “Kişisel bilgilerimiz kimlerin eline geçti?”, “Devlet neden sessiz?” gibi sorularla tepkisini dile getiriyor.
Ayrıca, kişisel verilerin bu şekilde kullanılması durumunda, hem KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) hem de Türk Ceza Kanunu kapsamında ağır cezai sorumluluklar doğabileceği belirtiliyor.
İktidar ve muhalefet karşı karşıya
Söz konusu gelişme, siyasette de gerilime neden oldu. Hükümete yakın kaynaklar, olayın üzerine gidilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini savunurken, muhalefet cephesinden ise olayın “siyasi operasyon” olduğu yönünde açıklamalar geldi.