UEFA Uluslar Ligi’nde oynanan Danimarka – Portekiz karşılaşmasında ev sahibi ekip sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrılırken, maçın tek golünü atan Rasmus Hojlund’un gol sevinci geceye damga vurdu.
Golün ardından genç yıldız, tüm dünyanın Cristiano Ronaldo ile özdeşleştirdiği “Siu” sevincini yaptı. O anlar sosyal medyada viral olurken, futbol dünyasında da “saygı mı, provokasyon mu?” tartışmasını başlattı.
Ronaldo’dan açıklama: “Problem yok, aksine gururlandım”
Maç sonrası gözler Cristiano Ronaldo’nun tepkisine çevrildi. Sessizliğini bozan Portekizli efsane, genç yıldızın sevincini olumlu karşıladığını vurguladı:
“Hojlund’un gol sevincinde hiçbir problem yok. Bu bir saygısızlık değil. Dünyanın dört bir yanındaki sporcular benim gol sevincimi yapıyor. Bu beni mutlu ediyor.”
Ronaldo’nun bu açıklaması, hem futbolculuğu hem de liderlik duruşu açısından futbolseverlerden takdir topladı.
Hojlund: “Saygım sonsuz, Ronaldo’ya karşı bunu yapmak hayalimdi”
22 yaşındaki Danimarkalı golcü Rasmus Hojlund, sevinciyle ilgili çıkan spekülasyonlara Danimarka basınına verdiği demeçle açıklık getirdi:
“Ronaldo’nun sevincini yapmayı hep hayal ettim. Özellikle onun karşısında bunu yapmak çok anlamlıydı. Bu kibirli bir hareket değil, tam tersine büyük bir saygının göstergesi.”
Hojlund, çocukluğundan bu yana Ronaldo’yu örnek aldığını, onun başarılarının kendisine ilham verdiğini de belirtti.
“Siu!”: Futbol dünyasının en tanınan gol sevinci
Cristiano Ronaldo’nun 2013’ten bu yana “Siu” diye ünlenen zıplamalı ve kolları iki yana açılan gol sevinci, artık küresel çapta bir kültürel fenomen hâline geldi. Bu sevinç sadece futbolcular tarafından değil, NBA oyuncuları, çocuklar ve hatta e-spor dünyasında da taklit edilerek yaygın bir hâl aldı.
İki jenerasyon aynı sahada: Saygı nesiller üstü
Bu maç, futbolun nesiller arası etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. 39 yaşındaki Ronaldo ile 22 yaşındaki Hojlund’un aynı sahayı paylaşması, futbolseverlere geçmiş ile geleceğin buluşması tadında bir tablo sundu.
Ronaldo'nun bu olaya olgunlukla yaklaşması, Hojlund’un ise bunu bir saygı duruşu olarak lanse etmesi, futbolun birleştirici ve ilham verici yönünü bir kez daha gösterdi.