Özellikle geçtiğimiz günlerde Fransa’da sinema ve trenlerde ortaya çıkan, okullara kadar yayılan tahtakuruları, ülkede insanlara kabusu yaşatmıştı. Kahverengi ve koyu kırmızı renklerde, 5-7 milimetre büyüklüğünde olan tahtakuruları, yatak kenarları, bazalar, döşek ve yastık gibi alanlarda gizlenip karanlık ortamları bekliyor, ardından uyku sırasında insanı ısırarak kanından besleniyor. Bu ısırıklar da ciltte alerjik reaksiyona sebebiyet verebiliyor. Tahtakuruları, özellikle seyahatler sırasında valizler vasıtasıyla bir yerden başka bir yere taşınarak da yayılabiliyor.
Avrupa’daki bazı ülkelerin yaşadığı kabusla beraber Türkiye’nin de farklı şehirlerinden tahtakurusu şikayetleri gelmeye başladı. Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin, tüm Türkiye’den şu anda tahtakurusu hakkında çok sayıda şikayetler aldıklarını söyledi. “Özellikle konutlarda tahtakurusu ile ilgili problem yaşayan çok sayıda insan” diyen Çetin, “Yurt dışındaki bazı ülkelerdeki problemin yanı sıra Türkiye’de gerek toplu taşıma araçlarında gerekse konutlar içerisinde bu sorun olduğu biliniyor” ifadelerini kullandı.
“Yatakların dikiş kenarlarında, ranzanın, bazanın ve dolaplar içerisinde görülüyorlar”
Tahtakurularının geceleri insan kanı emerek beslendiğini belirten Çetin, sözlerini söyle sürdürdü:
“Bu hayvanlar normalde şu ana kadar belirgin bir hastalık taşıdıkları bilinmemesine rağmen, özellikle kan emme davranışları sebebiyle insanları rahatsız ediyorlar. Gece uyuduğunuz zaman genellikle yatakların dikiş kenarlarında, ranzanın, bazanın ve dolapların içerisinde görülüyorlar. En çok şikayeti şu anda toplu yaşam alanlarından alıyoruz. İnşaat şantiyelerinde işçilerin kaldığı yatakhanelerden çok şikayet geliyor. En çok karşılaştığımız problem maddi problemler sebebiyle ikinci el eşya kullanmak zorunda kalan kişiler oluyor. Örneğin herhangi bir ikinci el eşyayı gidip alıp getirdiklerinde evlerine tahtakurusunu da taşıyor olabilirler. Çünkü bu türdeki eşyalar dışarıya bırakıldığında veya herhangi bir yere satıldığında kişiler bunu daha ekonomik şekilde alabiliyorlar. İkinci el eşya alan kişilerin aldıkları eşyaların içerisinde gizlenen tahtakurusu var mı, yumurtaları var mı yok mu diye kontrol etmeleri. Aksi takdirde evlerine çok kötü bir şeyle karşı karşıya kalabilirler.”
“Bir iki ay gibi bir sürede bütün evinizi sarabilir”
Tahtakurusu ısırığını vatandaşların ilk etapta farkına varamadığını ve vücutta oluşan kızarıklığı alerji sandığını aktaran Çetin, “Birkaç gün boyunca meydana gelen bir karşılaştıkları alerjiden sonra önemsemiyorlar. Tahtakurusu eğer erişkin halde sizin evinize bulaştıysa kısa sürede çok sayıda yumurta bırakabiliyor. Üremesi de hızlı, çok kısa sürede bir iki ay gibi bir sürede bütün evinizi sarabilir. Normalde küçük bir odada başlıyor ama insanlar önemsemediklerinde zamanla bütün eve dağılabiliyor ve mücadelesi de çok zor. Normalde ilaçlama firmalarının yaptığı uygulamalarla çoğu zaman da çözülmüyor. İnsanların kendilerinin de bir şeyler yapması gerekiyor. Belediyeler daha çok sivrisinek, karasinek, hamam böceği gibi genel yaşam alanlarında dışarıda foseptik rögar gibi alanlardaki ilaçlamalardan sorumlular. Bu hayvan konut içerisinde yatak odanızda olan bir şey. Onun için buraya karışmazlar. Belediyenin yaptığı uygulamalar buralara uygun değil. Profesyonel ilaçlama firmalarından ya hizmet alınacak ya da kişiler sağlık bakanlığının ruhsat verdiği ürünleri alıp kendileri uygulayacaklar. 1-1,5 ay boyunca en az üç dört gün aralıklarla kontrol sağlamaları gerekiyor. Yanlış uygulamalar da oluyor. Kesinlikle tarım ilaçları uygulamasının konutlar içerisinde yapılmaması gerekiyor” diye konuştu.
“Kesinlikle zirai ilaç kullanılmamalı”
Prof. Dr. Çetin, ilaçlama yapılan yere çocuk, evcil hayvan, yaşlı insanların girmemesine özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, “En az bu alanlar iki ila dört saat kapalı kalmalı. Daha sonra en az iki dört saatte havalandırılmalı. Ondan sonra kullanılmalı. Aksi takdirde tabii ki bu bir zehir insan sağlığı açısından risk oluşturabilir ama dediğim gibi zirai ilaç kullanılmamalı. Bu konuda çok dikkat etmek gerekiyor. Zira ilaçlar biraz daha tehlikeli olabiliyorlar. Sağlık Bakanlığının izin vermediği herhangi bir ürünü konut içerisinde kullanmamak lazım” uyarısında bulundu.
“En çok maruz kalan insanlar sık seyahat edenler”
Çetin, seyahat eden insanların bu duruma en çok maruz kalanlar olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Pansiyonlar, otel odaları, yurtlar, ranza kullanımı yapılan yerler gibi alanlarda çok dikkat etmek gerekiyor. Bizim en çok karşılaştığımız alanlar buralarda. Tabii konutlarda da oluyor. En çok maruz kalan insanlarda sık seyahat eden insanlar. Trenle otobüsle bir yere gidip ya da uçakla gidip bir otelde kalıyorsunuz. Otele gittiğinizde valizinizi götürüp direkt açıyorsunuz. Otele gittiğimizde kesinlikle valizimizi direkt açmamalıyız. Otel odasına götürdüğümüz eşyamızı önce mümkünse banyoya küvetin içerisine koymalıyız. Odada bir tahtakurusu kontrolü yapmalıyız. Yatağın çarşaf kısmını kaldırıp yatağın fitillerine, dikiş kenarlarında tahta kurusu izleri var mı, kan izleri var mı gibi bir kontrol yapmak gerekiyor. Ondan sonra eğer valiziniz varsa da valizimizi dağınık bir şekilde açmanızı önermiyoruz. Açtığımız eşyaları sola bırakmamalıyız. Çünkü bu hayvan çok ilginç bir hayvan. Perde kornişlerine kadar çıkabilen bir hayvandan bahsediyoruz. Eğer siz kıyafetlerinizi eşyalarınızı çok dağınık bir şekilde bırakırsanız örneğin bir otelde bir gece konakladığınızda ertesi gün valizinizi alıp evinize getirdiğinizde ki seyahat sonrasında da eve getirdiğiniz valizinizi mutlaka ve mutlaka yine ya balkonda ya da banyoda açıp içini kontrol etmenizi öneriyoruz. Kesinlikle direkt götürüp diğer eşyalarınızı yanınıza koyması risklidir. Bu anlamda toplu taşıma araçlarının otobüslerin tramvayların metroların da düzenli olarak ilaçlanması lazım. Hatta uçakların da düzenli olarak ilaçlanması gerekiyor. Çünkü en büyük taşıma şekillerinden bir tanesi valizle bir yerden bir yere taşınma şeklinde oluyor.”
“Panik olmamak gerekiyor”
Şikayette bulunan bazı vatandaşların tahtakurularını başka haşerelerle karıştığını aktaran Çetin, “Tahtakurusu altı bacağa sahip. Kiremit kırmızısına yakın renkte. Karpuz çekirdeğini andıran büyüklükte bir hayvan. İnternette taranınca resimlerine çok rahat ulaşılabilir. İnsanlar evlerinde gördükleri her şeyi bu haberlerden sonra tahtakurusu da zannetmeye başladı. Hamam böceklerini veya mutfaklarındaki tahıl zararlarını bile tahtakurusu zannedip panikleyen insanlar var. Çok panik yapmamak lazım. Fotoğrafını çekip internette tarama yaptıklarında gerçekten bu varsa bir an önce müdahale etmeleri lazım” dedi.
“Kan emdikten birkaç gün sonra tekrar kan emebiliyor”
Tahtakurusunun sivrisinek ya da bir kene gibi ölümcül hastalık taşıdığına dair bilimsel bir bulgu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Çetin, “Ancak tabii ki kan emen bir canlı. Sık aralıklarla kan emen bir canlıdan bahsediyoruz. Kan emdikten birkaç gün sonra tekrar kan emebiliyor. Bu sebeple belki bazı enfeksiyonların bulaşmasına sebebiyet verebilir ama şu andaki bilimsel kanıtlar yeterli değil” şeklinde konuştu.
“Karanlığı ve kuytu noktaları seven bir böcek”
Çetin, tahtakurularının geceleri aktif olan bir böcek türü olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Geceleri aktif bir böcek. Karanlığı ve kuytu noktaları seviyor. Lambayı yaktığınız zaman ortalıkta gözükmüyorlar. Ama siz ne zaman ışığı kapatıp yatmaya hazırlandıysanız o zaman onlarda yavaşça ortaya çıkabiliyorlar. Çok iyi tırmanıcılar. Düz duvarda, ahşap ve cam üzerinde birçok yerde çok rahat bir şekilde hareket edebilme özellikleri var. Hatta bazen tavanda tırmanıp tavandan üzerinize bile düşebilecek durumları söz konusu. Evlerin konutların özellikle dikkatli davranılması gerekiyor. Konutlarda yaşayan insanların yeni kiralık eve çıktıysanız da buna dikkat etmenizi öneriyoruz. Aldığınız veya kiraladığınız evin mutlaka ilaçlanması gerekiyor. Çünkü fark etmeden yeni evinizde bu sevimsiz hayvanlarla karşılaşma durumunuz olabilir.”