Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan siyasi kriz, finans piyasalarında deprem etkisi yarattı. Gözaltı kararının ardından oluşan belirsizlik, yatırımcıların hızla dövize yönelmesine ve TL’de rekor düzeyde değer kaybına yol açtı.

TL, gün içerisinde yüzde 12.7 oranında değer kaybetti. Dolar kuru 36,50 TL’den 41 TL’ye kadar yükseldi. Bu sert dalgalanma sonrası Merkez Bankası acil müdahalede bulunarak kuru 38 TL seviyelerine çekti. Ancak bu müdahale ekonomiye ağır bir fatura çıkardı.

Borsa İstanbul’da sert düşüş

Kur şokunun etkisiyle Borsa İstanbul’da panik havası hakimdi. Yatırımcıların riskten kaçması ve dövize yönelmesiyle birlikte, şirketlerin toplam piyasa değerinde yaklaşık 1.2 trilyon TL’lik kayıp yaşandı.

Borsa İstanbul 100 Endeksi günü yüzde 6,8’lik düşüşle kapattı. En fazla kayıp banka ve sanayi hisselerinde gözlendi. Bu durum, yatırımcı güveninin ciddi şekilde sarsıldığını gösteriyor.

Merkez Bankası’ndan 10 milyar dolarlık müdahale

Doların hızlı yükselişi karşısında TCMB, rezervlerden yaklaşık 10 milyar dolarlık döviz satarak piyasaya müdahale etti. Bu hamleyle birlikte kur 38 TL’ye kadar düşürüldü, ancak bu müdahalenin 380 milyar TL’ye denk gelen bir maliyeti olduğu tahmin ediliyor.

Hayvancılık alarm veriyor: Yem fiyatları uçtu! Hayvancılık alarm veriyor: Yem fiyatları uçtu!

Ekonomistler, swap hariç net rezervin sadece 59 milyar dolar civarında olduğunu hatırlatarak, bu tür krizlerin sürmesi halinde rezervlerin tehlikeli bir şekilde eriyebileceğini belirtiyor.

Dış borç yükü ağırlaştı

TL’deki her değer kaybı, Türkiye’nin dış borç yükünü katlıyor. Hazine verilerine göre Türkiye’nin brüt dış borcu 525.8 milyar dolar. Kurun sadece bir günde yaşadığı yükselişle birlikte bu borcun TL karşılığı yaklaşık 790 milyar TL arttı.

Aynı şekilde, 2025 yılı için öngörülen 20 milyar dolarlık cari açığın finansman maliyeti 30 milyar TL yükseldi. Bu artış, bütçe planlamasında ciddi revizyonlar gerektirebilir.

Reel sektörün döviz borcu kabardı

Kur şoku reel sektör firmalarını da olumsuz etkiledi. BDDK verilerine göre özel sektörün toplam döviz borcu 179.58 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

Çarşamba günkü kur sıçramasıyla birlikte, reel sektörün döviz borcunun TL karşılığı bir günde 270 milyar TL artış gösterdi. Bu durum, özellikle dövizle borçlanan ve geliri TL olan şirketlerin risk seviyesini artırıyor.

Enflasyon ve zam dalgası kapıda

TL’nin değer kaybı yalnızca piyasaları değil, doğrudan vatandaşın cebini de etkiliyor. Dolar arttıkça ithalat maliyetleri yükseliyor, bu da enerji başta olmak üzere tüm ürün gruplarına zam olarak yansıyor.

Enerji, gıda, ulaşım gibi temel harcamalar önümüzdeki günlerde zamlanabilir. Aynı zamanda ücretlilerin alım gücü daha da düşecek, enflasyon karşısında halk daha fazla yoksullaşacak.

Ekonomistler ne diyor?

Ekonomistler, TL’deki değer kaybının siyasi krizle doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor. Piyasalarda güvenin sarsılması, yatırımcıların dolara kaçışını hızlandırdı.

Aynı zamanda Merkez Bankası’nın müdahale kapasitesinin sınırlı olduğu da vurgulanıyor. Sürecin kontrol altına alınamaması durumunda ekonomide daha derin tahribatların yaşanabileceği belirtiliyor.

Kaynak: Yenidevir.com.tr