Sevim, açıklamasında Afyonkarahisar Belediyesi’nin kırmızı et alımında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na uygun hareket ettiğini, ancak değerinin en az 100 milyon TL olduğunu belirttiği bir arsanın 47 milyon TL’ye ihalesiz satıldığını belirtti. “Kırmızı et olunca ihale var, arsa olunca ihale yok.” diyen Sevim, belediyenin bu çifte standardının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“Afyon’da Yüzlerce Et ve Sucuk Üreticisi Varken Malatya’dan Alım Yapıldı”
Belediyenin et alımını başka bir şehirden gerçekleştirmesine de tepki gösteren Sevim, şu ifadeleri kullandı:
“En azından CHP’li Afyonkarahisar Belediyesi, Malatya’dan et ve sucuk aldığını kabul etti. Gastro Şehri, Lezzetler Diyarı Afyonkarahisar’da yüzlerce et ve sucuk üreticisi varken, 40 ton dana kısa but, 15 ton dana kol, 6,6 ton dana bodigo, 3,1 ton dana sucuk, 1,6 ton dana ciğer gibi alımları başka şehirden yapmak kendi esnafına ihanettir.”
Sevim, Afyon’daki kasapların ihaleye katılmadığı yönündeki belediye açıklamasını da “sorumluluktan kaçma” olarak değerlendirdi.
“Yerel Yönetimler Halkın Güvenini Zedeleyecek Uygulamalardan Kaçınmalı”
Yerel yönetimlerin temel sorumluluğunun şeffaflık ve kamu yararını gözetmek olduğunu vurgulayan Sevim, şöyle devam etti:
“Bir kamu kurumunun, şeffaflık ilkesine uygun şekilde hareket etmesi gerekir. Yerel yönetimler, vatandaşın güvenini zedeleyecek uygulamalardan kaçınmalı. İhalesiz arsa satıp, et alımında ihaleye sığınmak çelişkidir. Bu çelişkinin arkasındaki hesapların kişisel mi yoksa sistematik mi olduğu elbet ortaya çıkacaktır. Ama halk, kendi esnafının yok sayılmasına sessiz kalmaz.”
“Halk Günü Geldiğinde Sesini Daha Gür Çıkarır”
Sevim, açıklamasını halkın iradesine vurgu yaparak sonlandırdı:
“Unutulmamalıdır ki yerel yönetimlerin en büyük gücü halktır. O halk bugün belki sadece izliyor. Ama günü geldiğinde sesini daha gür çıkaracaktır.”