Tüm piyasa anketlerinin, politika faizinin %45 seviyesine inmesi yönünde ortak bir beklenti sunduğu belirtiliyor. Ancak faiz indiriminin halk ve üreticiler üzerinde hissedilir bir rahatlama yaratmayacağı vurgulanıyor.
FAİZ İNDİRİMİ TARTIŞMALARI
Faiz indirimi kararının doğruluğu konusunda iktisatçıların görüşleri ayrılıyor. Bir kısım iktisatçı, faiz indiriminin piyasa şartları gereği olduğunu savunurken, diğer bir kısım ise Aralık 2024'te yapılan indirimin bile hata olduğunu düşünüyor. Mevsimsel etkilerden arındırılmış enflasyon oranlarının hedeflenen seviyelere ulaşamaması, bu indirimin Merkez Bankası’nın saygınlığını sarsabileceği endişesini arttırıyor.
OCAK AYI ENFLASYON VERİLERİ
Faiz indirimi kararının haklılığı, 3 Şubat’ta açıklanacak ocak ayı enflasyon verileriyle daha yoğun bir şekilde tartışılacak. Ocak ayında piyasa beklentisi %4 civarında olsa da, kamu zamları ve akaryakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle enflasyonun %5 seviyesine ulaşma ihtimali bulunuyor. Bu durum, Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararlarının eleştirilere daha açık hale gelmesine neden olacak.
DEĞİŞEN BİR ŞEY OLACAK MI?
Peki faiz indirimleri piyasa şartlarını ne ölçüye etkileyebilir? Sağlam, faiz indiriminin kredi ve mevduat faiz oranlarında önemli bir fark yaratmayacağını ifade ediyor. Özellikle politika faizinin %40’ların altına inmesi halinde belirgin bir değişim yaşanabileceği, ancak bu durumun 2025 yılının ikinci yarısından önce gerçekleşmesinin mümkün görülmediği belirtiliyor.
2025 YILININ ZORLU GEÇMESİ BEKLENİYOR
2025 yılında gelen enflasyon verileriyle birlikte halkın refah seviyesinin ne kadar hızla eridiği daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Yılın ilk 2 ayında asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını gösteren veriler, emekli ve çalışan kesimin ek zam taleplerinin artmasına yol açacak.