Ev almanın her gün zorlaştığı, ev sahibi-kiracı kavgalarının arttığı bu dönemde artık vatandaş için tam manasıyla “barınacak bir yer yok” gibi gözüküyor. Yeni konutlar üretilemezken, mevcut konutlar da fahiş fiyatlar nedeniyle vatandaşa gittikçe uzaklaşıyor.
Ekonomist Oğuz Demir, “Son 2 yıllık süreçte konut piyasasının hem arz tarafında hem de talep tarafında bir dengesizlik oldu. Konut artık Türkiye genelinde tamamen bir yatırım aracı haline gelince parası olan insanlar 4-5 ev aldı. Ama barınma bir haktır, konut yatırım aracı haline dönüşmemeliydi” dedi. Ekonomi yönetimindeki sorunlara da işaret eden Demir, “Finansal sistemin de kötü olduğu bir ortamda konut piyasasındaki kriz nedeniyle artık yaprak bile kıpırdamıyor. Hükümetin mevcut faiz politikasıyla konut piyasasında bu durgunluğun devam edeceğini öngörüyorum” şeklinde konuştu.
“YATIRIMCILAR KONUTA YÖNELDİ”
Konut piyasasındaki yatırımcı çıkmazına değinen ekonomist Hatice Kolçak ise, “2021’de başlayan yüksek enflasyon sürecinde yatırımcılar konuta yöneldi. Yatırımcıya başka bir fırsat bırakılmadı. 2021’den 2022’nin ortalarına kadar konut piyasasındaki hareketliliğin sebebi ihtiyaç sahipleri değil, yatırımcılardı. Daha sonra da yatırımcının ilgisinin başka yerlere yönelmesiyle konut fiyatları fahiş seviyede kaldı ve şimdi bir krizle karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin içine saplandığı barınma krizi her yönüyle giderek derinleşiyor. Ev almanın her gün zorlaştığı, ev sahibi-kiracı kavgalarının arttığı bu dönemde artık konut piyasasının yatırım tarafında da olumsuz bir hava mevcut. TÜİK’in Ağustos ayı konut satış istatistiklerine göre konut satışları geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,1 gerileyerek 122 bin 91’e düştü. Geçen yılına Ocak-Ağustos dönemine göre de yüzde 15,5’lik düşüşün olduğu konut piyasasında işler kötüye gidiyor. Hükümetin yıllardır köpürttüğü inşaat sektörü ve konut piyasasında ipin ucunu kaçması ve ekonomi yönetiminde hatalar barınma krizinin fitilini ateşledi. Millî Gazete’ye konuşan ekonomistler, yapılan hataları anlatarak ileriye dönük beklentileri anlattı.
“KONUT, YATIRIM ARACI HALİNE DÖNÜŞMEMELİYDİ”
Konut krizinde öncelikle işin üretim tarafına bakılması gerektiğini belirten ekonomist Oğuz Demir, “Geçmişte yoğun talep ve düşük faiz imkânları nedeniyle Türkiye’nin yatırımının büyük bir bölümü konuta gitti. O yüzden de konut fiyatları hızla yukarı gitti. Dolayısıyla konuta talebin yükseldiği bir dönemde fiyatların olağanüstü yükseldiği bir dönem yaşadık. Şimdi de konut almak isteyen birinin gözünden baktığınızda yüksek fiyat ortamında diyelim ki uyguna alacak ev buldu bu seferde kredi kullanırsa geri ödemesi yüksek olacak. Sonuç olarak son 2 yıllık süreçte konut piyasasının hem arz tarafında hem de talep tarafında bir dengesizlik oldu. Konut artık Türkiye genelinde tamamen bir yatırım aracı haline gelince parası olan insanlar 4-5 ev aldı. Ama barınma bir haktır, konut yatırım aracı haline dönüşmemeliydi” ifadelerini kullandı.
“YAPRAK BİLE KIPIRDAMIYOR”
Oğuz Demir, ekonomi yönetimdeki sorunları işaret ederek, “Finansal sitemin de kötü olduğu bir ortamda konut piyasasındaki kriz nedeniyle artık yaprak bile kıpırdamıyor. Hükümetin mevcut faiz politikasıyla konut piyasasında bu durgunluğun devam edeceğini ön görüyorum. Konut krizinin çözümüne yönelik sosyal konut projeleri ve düşük faizli kredi imkânları konuşuluyor. Bunun hangi şartlarda olacağını da bilmiyoruz. Eğer bu planlar etkin bir şekilde uygulanırsa düşük fiyatlı konutlarda bir hareketlilik yaşanabilir. Ancak dediğimiz gibi bu ortamda 6 ay 1 senelik süreçte çok da bir hareketlilik olacağını düşünmüyorum. Öte yandan düşük faizli konut kredilerinin geri ödemesi de çok yüksek olacak. Çünkü konut fiyatları çok yüksek ve faiz yükü oransal olarak ödenebilir bir sevide olmuyor” şeklinde konuştu.
“YATIRIMCIYA BAŞKA BİR FIRSAT BIRAKILMADI”
Konut uzmanı ve Ekonomist Hatice Kolçak ise ekonomi politikalarındaki hataların konut fiyatlarını yükselttiğini vurgulayarak, “Üretim maliyetlerinin yükselmesi ve döviz kurundaki hareketlilik de konut fiyatlarında etkili oldu ama geçmişe gittiğimizde ‘ucuz kredi’ sorunuyla karşılaşıyoruz. 2020 yılında verilen ucuz kredilerin verilmeye başlanmasıyla konut fiyatları da tavan yapmaya başladı. Şimdi yaşadığımız konut problemlerinin fitili o süreçte ateşlendi. 0,69 ve 0,79 gibi faiz oranlarıyla talep yükseltildi. Daha sonra 2021’de başlayan yüksek enflasyon sürecinde de yatırımcılar konuta yöneldi. Yatırımcıya başka bir fırsat bırakılmadı. 2021’den 2022’nin ortalarına kadar konut piyasasındaki hareketliliğin sebebi ihtiyaç sahipleri değil yatırımcılardı. Daha sonra da yatırımcının ilgisinin başka yerlere yönelmesiyle konut fiyatları fahiş seviyede kaldı ve şimdi bir krizle karşı karşıyayız” diye konuştu.
“YİNE İHTİYAÇ SAHİPLERİ DEĞİL PARASI OLAN İNSANLAR KONUT ALABİLECEK”
Konuttaki yabancı yatırımcı detayını da hatırlatan Hatice Kolçak, “Sadece sığınmacı ve vatandaşlık almak isteyenler değil yabancı yatırımcılarda Türkiye’den ciddi bir konut topladığı bir gerçek. Özellikle de Çinlilerin Türkiye’de konuta büyük bir ilgisi vardı ve bu bireysel bir yatırım değildi. Döviz kurundaki zıplayışlar buna sebep oldu. Yabancı yatırımcının kiralarda da ciddi bir etkisi oldu. Geldiğimiz nokta artık yatırımcı konuttan uzaklaşıyor. Artık Türkiye’de bir nakit darlığı da söz konusu oldu. Ayrıca konut fiyatları arttı ama insanların geliri o seviyede artmadı. Şimdi konut piyasasını hareketlendirmek için başlatılacak kredi imkânları yine ihtiyaç sahiplerine yönelik olmayacak. Yine ihtiyaç sahipleri değil parası olan insanlar konut alabilecek” açıklamalarında bulundu.