Vaad Edilen Süreyi Bekleyin!

Abone Ol

Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Allah’u Teâlâ yarattığı insanı başıboş bırakmayıp, kendi varlığından haberdar ediyor. Sonrada yaşayışımız için gerekli tüm bilgileri ve yasaları bildiriyor.   İnsanlar, kesin faydası olacak ilahi yasalara sırt çeviriyor. Sözümüz herkesin malumu insan vicdanına ve onuruna sığmayacak vahşeti işleyen lanet topluluğa.  Yeryüzünde dağınık bir şekilde az sayıda bulunan ve tarih boyunca hep benzer şekilde insanlığın çıbanı, kanseri olan Yahudiler. İçlerinden azı onlara uymasa da insanlığın yüz karası aşağılıkların en aşağısı Yahudiler. Bünyesinde birçok milleti adalet ve merhametle sevk ve idare etmiş şanlı ecdadımız, tam zıttı az bir toplulukla bulundukları yere fitne, kargaşa ve kavga götüren Yahudiler. Allah’ın peygamberlerini öldürmüş, Allah’ın lanetine uğramış Yahudiler.

Kendilerini Allah’tan akıllı görecek kadar haddi aşmış alçak, kâfir Yahudiler. Kendilerini insanların üstünde gören kibirli, şeytan Yahudiler. Araf Suresi 163. Ayette Rabbimiz “Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. Onlar, cumartesi tatili yaptıkları gün, avlayacakları balıklar sürüler halinde suyun yüzüne çıkarak onlara doğru gelirken, tatil yapmadıkları günde ortalığa çıkmıyorlar diye cumartesi yasaklarını çiğniyorlardı. Yoldan çıkmaları sebebiyle onları işte böyle sınıyorduk” şeklinde haber veriyor.

Deniz kıyısındaki şehrin, Akabe körfezi sahilindeki Eyle (bugünkü Akabe), Taberiye gölü civarındaki Taberiye, Akabe körfezinin batı kıyısındaki Medyen veya aynı bölgedeki Eyke şehri olduğu yolunda çeşitli görüşler vardır (İbn Atıyye, VII, 186; Zemahşeri, II, 170; Râzî, XV, 36; İbn Âşûr, IX, 147-148). Birçok eski müfessir gibi Muhammed Hamidullah da buranın Eyle olduğu yolundaki görüşü tercih etmiştir (Le Saint Coran, s. 171).
Cumartesi (sebt, sabbat) Yahudilerin kutsal günüdür. Yahudi şeriatında cumartesi haftalık tatil günü olup o gün çalışmak ve dolayısıyla avlanmak yasaklanmıştır. Cumartesi günleri balıklar avlanma yasağı dolayısıyla ürkütülmedikleri için diğer günlere göre daha rahat hareket eder, sahile yaklaşır, su yüzüne çıkarlardı; çalışma günlerinde ise derin sulara çekilirlerdi. Balıkların, insan davranışlarına ne kadar kolay alıştıkları bilinmektedir. Ayette bu sahil beldesinin sakinleri olan Yahudiler, söz konusu geleneği ihlâl ederek cumartesi günleri de avlandıkları için eleştirilmektedir. Çünkü onlar bu suretle dinlerinde on emrin dördüncüsü olarak yer alan (Çıkış, 20/8-11) önemli bir kuralı ihlâl etmişlerdir.
Balıkların avlanma yasağının bulunmadığı günlerde uzaklara çekilirken cumartesi gününde akın akın sahile doğru gelip görülmesi, nefislerine ve çıkarlarına düşkün kimselerin iştahını kabarttığı ve avlanma yasağını çiğnemelerine yol açtığı için ayette bu husus bir deneme, imtihan olarak değerlendirilmektedir. Nitekim müteakip ayetten anlaşıldığına göre bazı iyi kimseler yasağı delmedikleri için bu imtihanda başarılı olmuşlardır. Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 613

İşin özeti cumartesi günü gelen balıkların çıkacağı yeri ağla kapatarak sonra ki gün çıkamayan balıkları avlamaları ile güya emre itaat edip cumartesi günü avlanmamış olduğunu sanıyorlardı. Yani kendilerince Allah’u Teâlâ’dan akıllı olduklarını sanacak kadar ileri gidiyorlardı. Bugünde aynılar, Gazzeli kardeşlerimize bulundukları hastaneyi boşaltmalarını söyleyip, güya kendilerini suçsuz görüyorlar. Ayrıca bunu meşru kılacak hiçbir haklılıkları yokken. Hastane boşalmak sanki tribün boşalmak gibi kolay bir şey, orada yoğun bakımda ve tedavi gören birçok insan bombalarla paramparça edilmiş. Onları kendi yurtlarından çıkarma isteğiniz meşru bile değilken, uluslararası hukuka göre kesinlikle dokunulmazlığı olan hastanelere dokundunuz, kahrolacaksınız, cehenneme sürüleceksiniz. Birde güneye giden halkın üzerine ateşkes sözünüze rağmen bomba yağdırdınız. Sizin hangi sözünüze inanalım, tüm sözleriniz yalan, tüm davranışlarınız sapkın, çocuk katili korkak Yahudiler. Niyetleri soykırımla bölge halkı olan kardeşlerimizi yok etmek!

İnkâr edenler ne kadar farklı görüş ve inanışta olsa bile “Küfür tek millettir” anlayışıyla yapılan vahşete azı hariç sessiz kalarak destek veren işbirlikçiler. İbrahim suresi 42. ayette “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış; olacağını" bildiriyor. Bizler uluslararası yapılmış anlaşmalar gereği müdahale etmeden çaresizce durup onları Allah’a havale ediyoruz. Bu zayıflık bir olmamamızdan, bölünmüş ve gücümüzü toplayamamamızdan, ayete itaat etmeyecek kadar bahane üretmemizden kaynaklanıyor. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”  Bugün adı şanı ne olursa olsun, kim olursanız olun Allah’ın bu emri karşısında itaat etmeyen hesabını verecek. Birlikteliğimize kim gölge düşürüyorsa, İsrail’in yaptıklarından sorumlu olacak, dolaylı olarak vahşete ortak olacak.

 Allah’a ve Resulüne iman edenleri, kardeşlik bağı ile birbirine kenetlenen tek millet ve ümmet olarak tarif ediyoruz. (Hucurat 10) İman edenler Allah’ın emriyle dünyada iyi işler yapıp huzur ve sükûneti, barış ve adaleti sağlamak için mücadele etme vazifesi bulunuyor. İşte bu vazifenin adı ayette geçen “cihat” kavramı ile bizlere bildiriliyor. İnkâr edenler bunun farkında olmasalar da onların ebedi kurtuluşu için çalışma sorumluluğu bulunan, iman etmiş şuurlu bir topluluk tarih boyunca hep var oldu ve olacak. Gelgelelim ki şeytan ve nefis iman edenleri kendilerine hep düşman olarak gösterdi. Koca dünyayı kendilerine yetiremedi ve kan dökerek yaşanmaz hale getirdiler. 

Allah’u Teâlâ ilahi kitapların sonuncusu olan Kuran-ı Kerim’le tüm insanlığın kurtuluşu için gerekli bilgi ve çözümü sunuyor. Hiçbir bahanemiz kalmasın diye de tüm detaylarına kadar hesap günü olacaklar hakkında bilgi veriyor. Hatta orada gerçekleşecek diyaloğa kadar açık açık ayetlerde vereceğimiz cevaba vurgu yapıyor.  Onlardan bir kaçı Yasin Suresinde şu şekilde bildiriyor;

61 - “Ey Âdemoğulları! Size 'Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur' dememiş miydim?

62 - Nitekim o şeytan sizden nice nesilleri saptırdı. Hiç aklınızı kullanmıyor muydunuz?

63 - İşte size bildirilen cehennem bu!

64 - İnkârcılıkta ısrar etmenize karşılık girin oraya!

65 - O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder.”

Şimdi Allah’ın size ve bize olan vaadini bekleyelim, Allah’ım senden gafil eyleme bizleri! Çetin olan o hesap gününde işimizi kolaylaştır! Güç yetiremediğimiz işleri kolaylaştır, başkasına muhtaç etme bizleri! Bize bahşettiğin şerefe nail eyle bizleri! Âmin...