Türkiye, NATO’dan dışlanmalıymış!..

Abone Ol

Artık yüzlerce kere görüldü ki, Batılı ülkeler ile aramızda kesin bir kan uyuşmazlığı var. Haçlılar belli ki Türkiye’ye tahammül etmekte zorlanıyorlar. Bunun sonucu olsa gerek, Avrupa Birliği’ne almıyorlar. NATO’ya almış olmalarını da geçmişin şartları gereği olduğunu unutmamak gerekiyor. Kaldı ki Türkiye’nin NATO’ya kabul edilişi karşılığında ülkemiz büyük bedel ödedi. Yüzlerce Mehmetçiğimizin hayatı pahasına NATO’ya üye olabildik. Geçmişe dönük bir araştırma yapılacak olursa Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesinin arka planında NATO’ya üye olabilmemiz için böyle bir şartın ileri sürüldüğü görülür. Derdim, geçmişi deşmek değil. O günün şartları, ülkemizi belli adımları atmaya zorlamış olabilir. Ancak geldiğimiz noktada öyle görülüyor ki; özellikle Müslüman kimliğimiz sebebiyle AB kapısında yıllardan beri bekletiliyorsak, şimdilerde de NATO içinde varlığımızdan bazı Haçlıların rahatsız olduğu görülüyor. Sebep ise İsveç’te bir sapığın inancımıza saldırısına gösterdiğimiz tepki. Bilindiği gibi İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olabilmeleri için Türkiye’nin iznine ihtiyaç var. Hâlbuki Türkiye’nin söz konusu ülkelerin üye olmalarına karşı bir tavrı da yoktu. Sadece ülkelerindeki teröristleri iade etmeleri, terör örgütlerine destek vermemelerini istemişti. Ne var ki, yüz yüze görüşmede Türkiye’nin isteğine evet diyen İsveç ve Finlandiya ülkelerindeki teröristlerin iadesi söz konusu olunca farklı bir tavır sergilediler, sergiliyorlar.

Öyle bir noktaya gelindi ki; bırakın ülkelerindeki teröristleri iade etmelerini, ülkelerinde gerçekleştirilen terör eylemlerine devlet olarak destek veriyor, teröristler polislerin korumasında saldırılarını gerçekleştiriyorlar. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir maketi bacağından asıldı, ardından Rasmus Paludan isimli Danimarkalı bir İslam düşmanının Kur’an-ı Kerim yakmasına izin verdiler. Böyle olunca ister istemez ülkemizden tepkiler yükseldi ve yüksek sesle bundan böyle İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’den izin beklenmemesi haykırıldı. Öyle anlaşılıyor ki, yaptıkları iğrençliğe rağmen Türkiye’nin böyle bir tavır koymasından bu İslam düşmanları rahatsız olmuşlar. Bu defa ABD’de yayınlanan bir makalede Türkiye’nin NATO’dan dışlanması istendi. Çünkü İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye tarafından NATO üyeliğinin engellenmesi Avrupa’nın güvenliğine tehdit oluşturuyormuş. Yani Avrupa Birliği’nin varlığı Avrupa’nın güvenliğini sağlamaya yetmiyormuş. Bunun için Türkiye’nin NATO’dan çıkartılarak İsveç ve Finlandiya alınıp Avrupa Birliği gibi NATO’da bu Haçlı birliğinin askeri kanadını oluşturması gerekiyormuş. Kısacası, Haçlı zihniyeti hiç değişmiyor. Bir Müslüman ülkeyi aralarında görmeye tahammül edemiyorlar. Elbette işin bu yönü onların bileceği bir konu. Ancak onların bu rahatsızlığına rağmen bizim rahatsızlık duymuyor oluşumuz dikkat çekici değil mi? Bu konu üzerinde durmamız gerekmez mi? Mademki, Haçlılar kendi aralarında birlik oluşturuyor, İslam dünyasına karşı ortak bir cephe meydana getiriyorlar. Biz Türkiye olarak neden yeni bir dünya düzeninin oluşturulması ve İslam Birliği’nin kurulması için harekete geçmiyoruz? Bizim adımıza da Haçlılar mı karar veriyorlar? Buna hakları olmadığına göre İslam dünyasının bir zaafı değil mi bu durum?

Dünya üzerinde bizim böyle bir kamplaşma oluşturulmuş iken, neden hâlâ kendi aramızda bile ayrışmaya giden yolda yürüyoruz? Soru çok da fazlasına gerek görmüyorum. Ancak hiç olmazsa bundan böyle bizimle ilgili konularda karar vermelerine izin vermeyelim. Onların bizi NATO’dan ayrılmaya zorlamalarını beklemek yerine biz onlara “Alın NATO’nuzu başınıza çalın” diyemez miyiz?