Toplumun kavgaya değil huzura ihtiyacı var

Abone Ol

Toplumda bazıları sanki çıldırmış gibi hareket ediyor. Söz gelimi trafikte bir sürücünün bir diğerine uyarı anlamına korna çalması bir kavganın fitilini ateşleyebiliyor. Bunun da elbette bir takım sebepleri var. Çünkü bazı sürücüler arka arkaya birkaç kez korna çalarak uyarının ötesine geçiyorlar. Sonuç olarak konuşmayı unuttuğumuz ve hayatımızda kavga ön plana çıktığı için her hareket ve söz çatışmayı gündeme getiriyor. Elbette toplumun bu noktaya gelmiş olmasının çeşitli sebepleri vardır. İşin uzmanları belki buna bir izahat getirebilirler. Ancak, olayın izahından çok çözüme kavuşturulmasına ihtiyaç var.

Topluma nasıl kabul ettirilecektir bilmiyorum ama eskiden nezaket kuralları yaygın bir şekilde uygulanırken giderek artık hayatımızdan özür dilemek, af edersiniz demek gibi kelime ve kavramlar çıkıp gitti. Bunun yerine herkes kendisinin haklı olduğunu düşünür ve buna göre hamle yapar hale geldi. Sonuç her gün bombalar patlıyor, cinayetler işleniyor, içinde hastaneye yetiştirmek için hasta taşıyan bir ambulansın önüne beton dökülüyor. Nasıl dökülüyor şahsen kendime izah edemiyorum. Çünkü yapılan bu iş sağlıklı bir kimsenin yapacağı bir şey olamaz. Böyle olunca bu yanlışın düzeltilmesi için toplumda bir genel tarama yapılması gerekiyor. Bunun da ötesinde bir takım sağlıksız tiplerin trafikten çıkartılması şart. Meselenin verilen para cezası ile giderilmesi, bir başka ifadeyle benzer olayın tekrarlanmamasını sağlamaya yetmeyecektir. Her meselenin para cezası ile çözümü mümkün olmadığı gibi, her harekete hapis cezası verilmesi de sanıyorum bu toplumsal sorunu çözmeye yetmeyecektir.

Sözü uzatmadan hemen her gün yaşanan trafikte kavgalar, cinayetler hatta ölümle sonuçlanan tartışmalardan son iki örneğine dikkat çekmek istiyorum. İlk olay tüm televizyon kanallarına yansıdı. Bir beton mikseri sürücüsü nedendir bilinmez, arkadan gelen bir ambulansa ısrarlı bir şekilde yol vermiyor. Haklı olarak ambulans şoförü de yol istiyor. Mikser sürücüsü iyice çileden çıkarak ambulansın gidişini engellemek için yola beton döküyor. Olayı televizyondan izlediğimde şaşırdım kaldım. Kendimce hiçbir izah da bulamadım. Çünkü ambulans şoförü ya bir hastayı hastaneye yetiştirmeye çalışıyordur ya da bir hastayı alıp hastaneye yetiştirmek için gidiyordur. Bu arada ne ambulans şoförü ne beton mikseri sürücüsünün birbirlerini tanıdıkları bile yoktur. Böyle olunca aralarında bir husumet bile söz konusu değildir. Kaldı ki husumette olsa yapılan işi izah etmez, haklı göstermez. Çünkü zıvanadan çıkmışlık söz konusudur.

Ciddi bir toplumsal sorun ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan öncelikli olarak bu duruma nasıl geldiğinin sebeplerinin araştırılması şart. Çünkü önce teşhise; sonra tedaviye ihtiyaç vardır. Konuyu bir tek sebeple izah etmek mümkün değildir diye düşünüyorum. Çünkü eğitimden toplumun hemen her alanına yaygın bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Özellikle de siyasilerin toplumda ayrıştırıcı değil birleştirici olmaları şart. Çünkü toplumun karşısına çıkan örnekler çok önemlidir. Buna bir de toplumu derinden etkileyen ekonomik çöküntü eklenince insanlar akşam evlerine almaları gerekenleri alamamanın stresi ile dönüyorlarsa elbette patlamaya hazır bombalar halinde dönmeleri doğaldır. Hemen belirteyim ki bir takım sebeplerden insanların insanlıklarını unutmalarını normal görüyor değilim. Ancak toplum olarak hep birlikte içine düştüğümüz halin giderilmesi için hareket etmek mecburiyetimiz var. Kanaatim o ki, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerdeki insanlar kibarlık ve sevgi saygı açısından yıllar öncesinin gerisine düşmüş bulunuyor. İlk defa 1952 yılında gittiğim İstanbul’da belediye otobüsleri ve tramvaylarda insanların birbirlerine karşı sergiledikleri tavrı düşünüyorum da bugün eser kalmamış durumda. Bu bakımdan sadece ekonomik kalkınmışlığa heveslenip işin sosyal bölümünü ihmal etmek toplumda huzur ve mutluğu hâkim kılmaya yetmiyor..