Siyasi ayak!

Abone Ol

15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıldönümünde “siyasi ayak” tartışmaları bir hayli hızlandı. Ana muhalefet partisi CHP iktidara, “FETÖ’nün siyasi ayağı açığa çıkarılmalı” çağrısında bulunuyor.

Böyle bir çağrıda bulunurken de FETÖ’nün uzantılarının iktidar içinde yapılandığı imasında bulunmayı da unutmuyor.

İktidar sözcüleri ise ana muhalefetin bu çağrısına cevap yetiştirmekte gecikmiyorlar ve “Siyasi ayak bir an önce açığa çıkarılsın biz de merak ediyoruz” diyorlar. Bunu söylerken darbeye teşebbüs edenlerin ana muhalefet CHP’ye ayrıcalıklı davrandığını iddia ediyorlar.

Yani ana muhalefet iktidarı darbecilerin siyasi ayağı olmakla suçlarken iktidar da ana muhalefeti aynı suçlamanın muhatabı haline getirmeye çabalıyor.

Ve bu arada ortaya Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek çıkıyor!

Perinçek, “FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkmıştır” diyor ve Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı FETÖ’nün “siyasi ayağı” olarak tanımlıyor.

Hem iktidar hem de ana muhalefet sözcülerinin birbirlerinin üzerine yıkmaya çalıştığı “siyasi ayak” suçlamasını başka bir mecraya çekmek gibi önemli bir görevi yerine getiriyor.

Evet, herkes darbenin yani FETÖ’nün “siyasi ayağı” ile ilgili olarak bir şeyler söylüyor ama “siyasi ayak” hakkında yine hiçbir şey aydınlanmıyor.

Bir kısım insanlar FETÖ’cü olmakla suçlanıp “cezalandırılırken” yakınları devlet yönetiminde “önemli makam ve mevkilere” gelebiliyorlar.

İşin doğal olanı elbette böyle olmasıdır. Tavanda böylesine “doğallıklar(!)” yaşanırken tabanda insanlar yakınları FETÖ ile ilişkili diye olmadık yaptırımlara maruz kalıyorlar.

İnsanlar gittikleri dershaneler yüzünden, kaldıkları öğrenci evleri yüzünden ya da para yatırıp para çektikleri banka yüzünden kara listelere alınıyorlar. Bunların kara listelere alınmasını da makul kabul etmek mümkün ama yakınlarının benzer gerekçeler ile mağdur edilmelerinin izahı yok!

İşte bu mağduriyet yüzünden darbenin ya da FETÖ’nün “siyasi ayağının” ortaya çıkarılması isteniyor.

İktidar ve ana muhalefet bu konuda topu birbirlerinin üzerine atarak geçiştiriyor.

Bir başka görüş ise “siyasi ayak” diye çok daha farklı bir yeri işaret ediyor ve kafalar iyiden iyiye karışıyor.

Olan da tabandaki vatandaşa oluyor.

Yani bir ara “tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı da ihanet” olarak tanımlanan bu yapılanmada en çok tabandakiler mağdur ediliyor.

Hâl böyle olunca bize de “siyasi ayak” adına yapılan bu tür suçlamalara bakıp “bu ne ayak” diye sormak kalıyor.