Burkina Faso, Çad ve Mali gibi Fransız sömürgesi ülkelerde, darbe yönetimlerini destekleyen göstericiler, meydanlarda Rus bayrakları dalgalandırdı. Bunun son örneği, Nijer'deki cunta yönetiminin 6 Ağustos'ta başkent Niamey'deki gövde gösterisinde yaşandı. Binlerce Nijerlinin toplandığı stadyumda, Nijer bayraklarının yanında Rus bayraklarının da yer alması dikkati çekti.
Bölge üzerine araştırmalar yapan Afrikalı uzmanlar, bağımsızlık talebi ya da Fransa karşıtlığı temalı gösterilerde, Rus bayraklarının kullanılmasının yanlış olduğunu ifade etti. Mali'deki Bamako İdari ve Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Görevlisi Boubacar Amadou Cisse, "Fransa'ya karşı protesto sırasında Rusya bayraklarının kullanılması uygun değil" dedi. Afrika'nın, Batı ülkelerince sömürgeleştirildiğine dikkati çeken Cisse, "Kıta, kölelikten ve sömürgecilikten yeni sömürgeciliğe geçti. Bu nedenle Afrikalılar körü körüne Rusya'ya bağlanmamalıdır" ifadesini kullandı. Bazı sömürgeci güçlerin, eski sömürgelerini terk etmesine karşın bazılarının sosyo-politik ve ekonomik sistemlerine müdahale etmeye devam ettiğini vurgulayan Cisse, Fransa'nın da çok bilinmemesine karşın eski sömürgeleriyle hâlâ güçlü bağları olduğunu belirtti. Cisse, "Fransa, başkan adaylarını bu ülkelerdeki cumhurbaşkanlığı pozisyonlarına dayatıyor. Bu yüzden birçok Afrikalı lider, Fransa ve Batı'nın diktatörlükten ve demokrasi eksikliğinden şikâyet etmeden on yıllarını iktidarda geçiriyor. Bu durum bir şekilde tekrarlanan darbeleri ve siyasi istikrarsızlıkları açıklıyor ancak protestolar, Fransız destekli bir sistemin devrildiğini gösteriyor" diye konuştu.
AFRİKA'DAKİ BATI VE RUS SAVAŞI YENİ DEĞİL
Rusya ve Batı'nın Afrika'daki savaşının yeni olmadığını vurgulayan Cisse, "Afrika devletlerinin bağımsızlığını kazanması sonrası Sovyetler Birliği, bu ülkeleri tanıyan ilk ülkeler arasında yer aldı ve daha sonra Afrika ülkelerinin yeni kalkınma planlarını gerçekleştirmelerine yardımcı oldu" dedi. Cisse, Rus bayrağının açılmasına Afrikalılar tarafından farklı tepkiler verildiğini aktararak, şöyle devam etti: "Rusya, Afrika ile sömürgeci bir bağı olmasa da nüfuzunu genişletmek ve çıkarlarını korumak isteyen bir ülke."
RUSYA, AFRİKA’NIN KURTARICISI DEĞİL!
Afrika ile ilişkilerde Batı ülkelerinin tek taraflı kazanç elde etmesine rağmen Rusya'nın Afrika ülkelerindeki artan etkisine değinen Cisse, bu ilişkilerde Rusya'nın başarılı olduğunun altını çizdi. Cisse, Afrikalıların, Rusya'nın yardımını ve nihai ortaklığını talep ettiğini ve bundan dolayı meydanlarda Rus bayraklarını kullandıklarını söyleyerek, "Afrikalıların Rus bayrakları taşıması Afrika için iyi bir imaj oluşturmuyor ve Rusya, 'kıtanın kurtarıcısı' olarak tasvir edilmemelidir" dedi.
"RUSYA SEVDASI HAYAL KIRIKLIĞIYLA SONUÇLANIR"
Batı Afrika'da güvenlik ve silahlı örgütler üzerine çalışmalarıyla bilinen Nijeryalı Ifeoluwa Siddiq Oyelami, gösterilerde, Rusya bayraklarının kullanılmasının anlaşılmasının güç olduğunu belirterek, bu durumun bağımsızlıktan bahsederken aynı zamanda başkalarına bağımlı olduğunun göstergesi olduğuna dikkat çekti. Rusya'nın Afrika politikasını savunan ve Batı ülkelerine alternatif olarak sunan Afrikalıların genellikle "Rusya kimseyi köleleştirmediği" veya "Rusya, Afrika'da koloni kurmadığı" gibi argümanları kullandığını belirten Oyelami, "Sanırım Afrikalı halklarımız, uluslararası arenada egemen olmanın tam anlamını kavramakta zorlanıyor. Belki de dostluk ve hegemonya arasındaki farkı anlayamıyorlar" dedi. Oyelami, Mali'deki gösterilerde de "Fransa gitsin, Rusya gelsin" sloganları atıldığını ve Rusya'ya karşı "kurtarıcı" bakışın sadece gençlerde değil Afrikalı liderlerde de görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti: "Bunları gözlemledikçe son yıllarda özellikle Fransız sömürgesi ülkelerde gerçekleşen ayaklanmaların aslında tam bağımsızlık talebinden ziyade sadece içlerinde biriktirdikleri kırgınlıkları dışarı atmaya yönelik çabalar olduğunu düşünüyorum. İster istemez Rusya sevdası da bir gün hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir ve aynı protesto rüzgarları Rusya'ya karşı olabilir."
FRANSA'NIN NİJER'DEKİ ASKERİ VARLIĞI BELİRSİZLİĞE DÜŞTÜ
Fransa'nın, 26 Temmuz'da askeri darbe yaşanan Nijer'de cunta yönetimiyle ilişkilerinde gergin bir sürece girmesi, dış askeri müdahalenin planlandığı bu ülkedeki geleceğiyle askeri varlığının belirsizliğe düşmesine yol açtı. Paris'in, "müttefiki" Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'un görevine iadesi için Nijer'e yönelik doğrudan bir askeri müdahalesinin, Fransa'nın kıtadaki geleceğini tehlikeye atacağı değerlendirmeleri yapılıyor. Darbe sonrası binlerce Nijerlinin başkent Niamey'deki Fransız büyükelçiliği önünde gösteri düzenlemesi ve göstericilerden bazılarının elçiliğe saldırması, Fransa'nın bu ülkedeki varlığına ilişkin tartışmaları beraberinde getirdi. Fransa'nın uranyum zengini olan ancak yaklaşık 20 milyonluk nüfusuyla dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Nijer'de 1.500 askeri bulunuyor.