Altılı Masa tarafından yayınlanan “mutabakat metnini” beğenenler de var, eksik bulanlar da var! Herkes kendi dünya görüşüne uygun olarak beğeniyor ya da eksik bulduğu yanları açıklıyor.
Biz, açıklanan “mutabakat metnini” birilerinin “minareyi çalma” girişimlerinin önüne geçme gayreti olarak görüyoruz. Malum, “minareyi çalan, kılıfını hazırlar” derler!
Daha şimdiden yani “minare çalınmadan” piyasaya “hazırlanan kılıfların” sunulmakta olduğunu görüyoruz.
Her şey açıkken! Her şey ayan beyan ortada iken! Anayasa “bir kişi ancak iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir” derken bir de bakıyoruz bin bir dereden su getirilip tam aksi şeyler ileri sürülüyor! Bunları “minareyi çalmayı” kafalarına koyanların “kılıf hazırlama” gayreti olarak görüyoruz.
Altılı Masa tarafından açıklanan “mutabakat metnini de” minarenin çalınmasının önüne geçme gayreti olarak değerlendiriyoruz.
Altılı Masa, yaşanmakta olan bütün bu sıkıntıların temelinde adına “başkanlık sistemi” denilen bu sistemin yattığını görerek önce bunun değiştirilmesinin gerektiğini söylüyor!
Ve tüm çalışmalarını bunu esas alarak yapıyor. Açıklanan binlerce madde hep “başkanlık sistemi” yerine getirilecek sistemin nasıl işleyeceğini gösteriyor. Açıklanan bu maddeleri beğenenler olacağı gibi elbette eksik bulanlar da bulunacaktır.
Hatta aralarından böyle bir değişikliğe gerek olmadığını savunanlar da çıkacaktır. Açıklanan mutabakat metnini “eksik bulanları” bir ölçüde anlamak mümkün ama “gereksiz bulanlara” çok dikkat etmek gerekir.
Zira onların çoğunluğunu “minareyi çalmayı” kafaya takanlar oluşturmaktadır. Çünkü onlar kura çekmek için atılan para “yazı da gelse, tura da gelse” hep kazanmak isteyenler.
Yani “yirmi yıldır oturmakta oldukları koltukları” terk etmek istemeyenlerdir! Geldikleri makam ve mevkileri bırakmak istemeyenlerdir.
Bu nedenle de karşı karşıya kalınan tüm sorunlarda kendi kafalarına göre bir değerlendirmekte yapmakta ve yarışın daha yeni başladığını, eski hükümlerin geçerli olmayacağını savunmaktadırlar.
Onlara göre her şey sıfırlanmış ve oyun yeni başlamaktadır.
Böyle bir şeyi kabul etmek elbette mümkün değildir.