Marmara Denizi'nde 7 ve üzeri büyüklüğünde bir depremin olasılığına ilişkin yeni bilimsel değerlendirmeler gündeme geldi.
Deprem bilimci Prof. Dr. Osman Bektaş, Alman ve Japon araştırmacıların Tekirdağ-Kumburgaz Havzası’nda gerçekleştirdiği çalışmaların, Marmara Denizi altındaki fay hattının önceki tahminlerin aksine tamamen “kilitli” olmayabileceğini gösterdiğini belirtti. Bu bulgular, olası deprem senaryolarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Parsons'un deprem teorisi güncelleniyor
ABD’li jeofizikçi Tom Parsons, 2004 yılında yaptığı açıklamada, Marmara Denizi'ndeki fayın 0-12,5 kilometre derinliğinde “kilitlenme” yaşadığını ve 2034 yılına kadar 7 büyüklüğünde bir depremin meydana gelme olasılığının %35 ila %70 arasında olduğunu öne sürmüştü. Bu öngörü, yıllardır kamuoyunda büyük bir endişe yaratmıştı.
Ancak Prof. Dr. Osman Bektaş, Alman-Japon araştırma grubunun 2017-2023 yılları arasında yürüttüğü çalışmaların, Parsons’un teorisinin yeniden ele alınmasını gerektirdiğini vurguluyor. Yapılan gözlemler, Marmara fay hattının beklenenden farklı bir hareket mekanizmasına sahip olabileceğini gösteriyor.
Fay hattındaki "sürüklenme" hareketi nedir?
Araştırmalar, Tekirdağ-Kumburgaz Havzası’nda "sürüklenme" (creep) adı verilen bir hareketin tespit edildiğini ortaya koydu. Prof. Dr. Bektaş, bu hareketin fay hattındaki blokların birbirine göre yavaş ve sürekli kaymasını sağladığını, dolayısıyla büyük bir deprem oluşturabilecek enerji birikimini önleyebileceğini ifade etti.
"Sürüklenme" olgusu, fay hattının tamamen kilitlenmiş olmadığı anlamına gelir. Bu durum, Marmara Denizi'nde beklenen büyük depremin riskinin eskisi kadar yüksek olmayabileceğini düşündürmektedir. Ancak, bu hareketin tüm fay hattında eşit derecede etkili olup olmadığı halen tartışma konusudur.
Büyük deprem riski azalıyor mu?
Uzmanlar, Marmara Denizi'nde büyük bir depremin kesinlikle yaşanmayacağını söylemenin mümkün olmadığını belirtiyor. Ancak, sürüklenme hareketi nedeniyle deprem enerjisinin kademeli olarak boşalması, 2034 yılına yönelik tahminlerin yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor.
Bazı bilim insanları, sürüklenmenin fay hattındaki gerilimi dengeleyerek büyük bir depremin olasılığını azalttığını savunurken, diğer uzmanlar ise bu hareketin yalnızca belirli fay segmentlerinde görüldüğünü ve genel olarak büyük deprem riskini tamamen ortadan kaldırmayacağını vurguluyor.
Kesin sonuç için daha fazla araştırma şart
Deprem tehlikesine dair kesin bir yargıya varılabilmesi için Marmara Denizi altındaki fay sistemine yönelik daha kapsamlı araştırmalar yapılması gerektiği belirtiliyor. Bilim insanları, yeni teknolojiler ve gelişmiş sismik izleme sistemleriyle bölgedeki fay hareketlerinin daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Olası bir Marmara depremine karşı hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanırken, yapı güvenliği ve kentsel dönüşüm çalışmalarının hız kesmeden devam etmesinin hayati önem taşıdığı ifade ediliyor.