Son haftalarda kesim fiyatlarında yaşanan arka arkaya artışlar, hem tüketiciyi hem de üreticiyi diken üstünde tutuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ise piyasadaki bu hareketliliğe baskı ve gözdağı ile müdahale etmeye çalışıyor. Edinilen bilgilere göre, Bakanlık bazı et firmaları ve besicilere, henüz kesimlik hale gelmemiş hayvanların 8’inci ay itibarıyla kesilmesi yönünde baskı uyguluyor.
Bu karar, sektörde büyük tepkiyle karşılandı. Uzmanlar, erken kesimin piyasaya daha az et girmesi anlamına geleceğini ve bu durumun uzun vadede daha ciddi arz sorunlarına yol açacağını vurguluyor.
İthal besilik hayvanlar hâlâ teslim edilmedi
Et piyasasındaki temel sorunlardan biri de hayvan arzında yaşanan sıkıntılar. Bu sıkıntının kaynağı olarak ise besilik hayvan ithalatındaki gecikmeler gösteriliyor. Sahadan alınan bilgilere göre, 2025 yılına ait ithal besiliklerin henüz üreticiye teslimi bile yapılmadı. Dahası, Et ve Süt Kurumu (ESK), 2024 yılına ait ithalat programlarını bile tamamlamış değil.
Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yıl şubat ayında Türkiye’ye ulaşması planlanan besilik hayvanlar ancak nisan ayında gelmişti. Benzer bir tablo bu yıl da yaşanıyor ve bu da kesimlik hayvan arzında ciddi bir boşluk oluşmasına yol açıyor.
Et fiyatları tırmanıyor: Kırşehir’de yağsız et 500 TL’yi aştı
Sektördeki sıkıntıların en görünür sonucu ise fiyatlardaki hızlı yükseliş oldu. Özellikle Kırşehir gibi hayvancılığın yaygın olduğu bölgelerde yağsız kesim fiyatı 500 TL’nin üzerine çıkarken, yağlı kesim fiyatı da 460 TL seviyelerinde seyrediyor.
Bu artışın nedeni olarak yine besicilerin stokçuluk yaptığı iddia ediliyor. Ancak üreticiler bu iddialara tepki göstererek, esas sorunun hayvan arzının yönetilememesi olduğunu savunuyor.
Güney Amerika’dan 10 bin ton donuk et ithalatı gündemde
Et ve Süt Kurumu, Avrupa'dan yapılan karkas et ithalatında yaşanan düşüş nedeniyle yönünü Güney Amerika'ya çevirdi. İddiaya göre, kurum önümüzdeki günlerde 10 bin ton donuk et ithalatı için harekete geçecek.
Avrupa’dan Polonya ve Fransa gibi ülkelerle yapılan ithalat sözleşmelerinin azalması, alternatif kaynaklara yönelme zorunluluğu doğurdu. Ancak ithalat politikasının bugüne kadar et fiyatlarını düşürmeye etkisi olmadığı gibi, yerli üretime de büyük darbe vurduğu eleştirileri hâlâ sıcaklığını koruyor.
İthalat politikaları kimlere yarıyor?
Sektör temsilcileri, yapılan et ithalatlarının yerli üreticiyi zora sokarken, sadece belirli ithalatçı gruplara büyük rant sağladığını öne sürüyor. Uzmanlara göre, ithalatla kriz geçici olarak öteleniyor ama sorunun kaynağına inilmediği sürece çözüm üretilemiyor.
Üstelik donuk et ithalatı, hem kalite hem de tüketici alışkanlıkları açısından yerli üretimin yerini dolduramıyor. Et ithalatı, fiyatları düşürmek yerine çoğu zaman piyasada spekülatif hareketlere neden oluyor.
Bakanlık eleştirilerin odağında: Suçlu yine üretici mi?
Tarım ve Orman Bakanlığı, yaşanan sorunların kaynağı olarak üreticileri göstermeye devam ederken, sektördeki kriz yönetiminin başarısızlığı da açıkça ortaya çıkıyor. Bakanlığın baskıcı uygulamaları ve ithalata dayalı politikaları, uzun vadeli çözüm üretmek yerine, günü kurtarmaya yönelik hamleler olarak değerlendiriliyor.
Besiciler ise, bu tarz yaklaşımların hayvancılığı bırakma noktasına getirdiğini, üreticinin sürekli olarak suçlanmasının sektördeki güveni sarstığını ifade ediyor.
Sektörden gelen çağrı: Kalıcı çözümler gerekiyor
Et fiyatlarının sürekli yükseldiği, üreticinin zarar ettiği, tüketicinin de et alamaz hale geldiği bu denklemde çözümün ithalat değil, hayvancılığın planlı, sürdürülebilir ve üretici dostu politikalarla desteklenmesi olduğu vurgulanıyor.
Uzmanlara göre, besilik hayvan ithalatında şeffaflık, üreticinin desteklenmesi, piyasa regülasyonunun üretici aleyhine değil, adil şekilde yürütülmesi gerekiyor.