Karakter Bunalımı

Abone Ol

Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Bizler Müslümanız elhamdülillah. İslamiyet’in varlığı Efendimiz’in elçiliği ile başlayan süreyi miladi olarak ele alırsak, 2023-610=1413 yıl oldu. İslamiyet’in daha Efendimizin sağlığında geniş coğrafyalara yayılması, azimle çalışan âlimlerimizin ortaya koyduğu ilmi eserler, kurulmuş devletler ve Müslüman halkların İslami olan yaşayış biçimleri bugüne kadar hiç sönmeden varlığını sürdürdü. Allah’ın (cc) vaadi var, bu “nur” hiç sönmeden kıyamete kadar da devam edecek. Bunun devam etmesinde ki en önemli özelliği insani olması, insanın ihtiyaçlarını her alanda yeterli şekilde karşılamasından kaynaklanıyor.  

Daha ilk dönemlerden beri adalet duygusunu kaybetmiş insanlar bu düzeni değiştirerek, tehdit etmeye, tahrif ederek bozmaya çalıştılar. Böylece hak-batıl mücadelesi başlamış oldu. Bu mücadele bugünde olacak, yarında olacaktır. Özellikle mensubu çok olan Hristiyanlar ve dünyayı kendi ellerine geçirmek gibi sapkın inancı olan Yahudilerle olan ilişkilerimiz, bu mücadelede başrol oynadı.

İnancımızın verdiği cesaret ve Allah’ın yardımı ile tarih boyunca askeri olarak galip gelmemiz Viyana kapılarına kadar ilerlememiz, askeri yolla bize üstünlük sağlamayacağı gerçeğini doğurmuştur. Bundan dolayı mücadeleyi askeri alanda değil toplumun inancına ve ahlakına yönelik şeklinde sürdürmeye karar verdiler.   

Müslüman toplulukları etkisiz hale getirmek için şu başlıklar altında sistemli olarak saldırılarını sürdürdüler. Siyasi ve yönetimsel kanunlar,  ticari, sağlık ve tedavi yöntemleri, inanç ve eğitim sistemleri, yeme-içme alışkanlıklarımıza, kültürel değerlerimize kadar hemen hemen her alandan tahribatı gerçekleştirdiler.

Siyasi olarak, kendi birliklerine alarak müttefik yaptılar, askeri olarak önümüzü kestiler. Ticari olarak, kapitalist sistemi benimsetip İslami ekonomik modelden uzaklaştırdılar. İtalya’nın ticari kanunlarını esas aldık. Bankacılık sistemleri ile bütünleşerek, faize dayalı bir ekonomik modele geçtik. Ekonomik Pazar anlaşmaları ile kültürel yozlaşmaya maruz bırakıldık. 50 yaşımdayım aklım kesti keseli hep bizim paramız değer kaybettirilerek sömürüldük. Emeklerimiz, alın terimiz ve geleceğimiz çalındı.

İlmi olarak, inancımızın içine yanlış ve hurafe bilgiler soktular. Kendi eğitim modellerini üstün göstererek, uygulattılar. Tarihimizde ortaya çıkarılmış ilmi çalışmalar ve birikimlerimiz değersizleştirildi. Bu şekilde batıyı üstün tutan anlayışla kendi bilgi tecrübelerini yerleştirdiler.

Milliyetçilik olarak, ırkçılığı benimsetecek özelliklerimizi överek bu anlayışın hâkim olmasını sağladılar. Müslüman topluluklar arasında ki kardeşlik bağını zayıflatarak aramıza sınırlar koydular. Ümmet anlayışından uzaklaştırılıp, ırkı önde tutan milliyetçi anlayışa döndük. Sadece bizde bugün yüzün üzerinde farklı anlayış ve siyasi parti ortaya çıktı. Türkler, Kürtler, Araplar, Farslar, Afganlar hatta Afrikalılar olarak tek bir ülke olmaktan alı koydular.

Birlik ve beraberlik içerisinde olması gereken ümmet, maalesef bugün her alanda parçalanmış durumda bırakıldı. Fitne, fesat ve tefrika ateşinin içine düşürüldü. Dünyanın farklı bölgelerinde Müslümanlar, ayrımcılık, ötekileştirme ve türlü baskılara maruz bırakıldı. Bu durumdan cesaret alan zalimler Suriye, Irak, Myanmar, Arakan, Doğu Türkistan, Keşmir, Hindistan, Filistin gibi birçok İslam ülkelerinde Müslümanlara baskı ile soykırım yapmaktadır. Onların birçoğunu yurtlarından ederek göçe zorlamaktadır.

İnanç esasları olarak, en büyük tahribatı bu alanda gerçekleştirdiler. İmanımıza şüphe düşürdüler, ibadetlerimizi hurafeymiş gibi gösterdiler. Mezhebi zenginliğimizi farklılık olarak işlediler. Sapkın eğitim modelleri ve örnek şahıslarla algılarımızla oynadılar.

Kültürel alanda, evlenme ve boşanma kanunları ile özgürlükler adı altında çok büyük bir yozlaşmayı sağladılar. İstanbul Sözleşmesi gibi gayri ahlaki kanunlar ile bağımızdan koparıldık. Özellikle kadınlarımızı hedef alarak, onları hayatın her alanına soktular. Moda ve tasarımlarla bizlere şekil verdiler, sünnetten uzaklaştırdılar. Zevk ve sefanın peşine düşen Müslümanlar zulme uğrayan kardeşlerinin feryadını duymadılar.

Alış-veriş merkezleri ve dükkânlar Noel figürleri ile donatıldı ve yılbaşı etkinlikleri düzenlendi. Ahi terbiyesi almış esnafımız, sanki bu etkinlikleri yapmazsa ticareti zarara uğrar anlayışına itilerek, rızık endişesi taşır hale getirildi.

Bu buhrandan kurtulmak için dağılan birliğimizi iman ve tevhid bayrağı altında toplayacağız, bizi yoktan var eden Rabbimizin Kitabına sarılarak dirileceğiz. Vesselam...