Hızlı değişimin psikolojisi

Abone Ol

Uzun süredir değişimin nedenlerini irdeliyor, üzerinde düşünüyor, anlamaya çalışıyoruz. Değişimin biz neresindeyiz, nelere ayak uyduruyoruz veya bizler de nelere kapılıyoruz. Başlıca sorun bu ve benzeri.

İnsanlığın da temel sorunlarıdır bunlar. Kültürel etkilenmeler aslında daha sarsıcı oluyor. İnsanlar bağlı bulundukları medeniyet dairesinin neresinde veya ona karşı nasıl bir hayat anlayışı geliştirebiliyor? Karşı olmak yetmiyor. Bu, büyük bir kasırgaya karşı elleriyle kendini savunuyor ve korunuyor gibi bir duruma dönüşüyor. Büyük felâketlerde olduğu gibi yıkım büyük oluyor.

Müslüman ve insan olma bilinç ve sorumluluğu bizleri ister istemez düşündürüyor.

Kuşaklar arası çatışma artık çok başka boyutlarda. Çünkü öncü kuşaklar da bu dalganın içinde.

Siyasal hareketleri belirleyen düşünceler değil artık. İdeolojilerin etkisi iyice azaldı. Asıl sorun bu büyük değişimin insanı kendi içine çekmesi ve dalganın bir unsuru hâline gelmesidir.

Türkiye on on beş yıl önceki Türkiye değil. Doğal olarak insanları da böyle. Siyasal dalgalar düşünsel olmaktan çok psikolojik.

Genç nüfusu olan Türkiye bu dalgalardan en çok etkileneni. Eğitim niteliği çok düşük. Üniversite sayısının artması, bütün yurda yayılması sadece genç kitlelerin birer diploma sahibi olmasını sağlıyor. Bundan sonrası daha önemli. Lisans diplomalarının hiçbir anlamı olmuyor. Yüksek lisan düzeyi bile yetersiz. Sırf üniversiteye girmek, diploma almak sadece bir oyalanma süreci oluyor. Asıl bunalım bundan sonra başlıyor.

Test yarışmacıları olan gençler üniversiteye sadece belli kalıplarla, donanımsız, hedefsiz olarak gidiyorlar. O dönemleri de sadece eğlenme ve zaman geçirme gibi oluyor.

Gençler aldıkları diploma ile bir iş bulma, bir yere yerleşmeleri de artık bir hayal olarak kalıyor. Üretimi olmayan, işletmeleri kapanan bir yerde buluyor kendini.

Gençlerin güven duygusu yok. Siyasal oluşlar ancak kendileri ve çevreleri için kısmen derman olabiliyorlar. Bu da yeterli gelmiyor. Çünkü istihdam alanı sınırlı. Böyle olunca iktidarda olan siyasal partinin tabanı da bundan etkileniyor

Yöneticilere karşı bir güvensizlik var. Hiçbir vaat onları tatmin etmiyor. Çünkü gerçekliği yok.

Asıl üzerinde durulması gereken adalet duygusunu iyice zayıflaması. Adalet belli kesimlere için geçerli gibi görünüyor. Bu da insanların güvenini zayıflatıyor.

Dalgaların etkisinde olunsa da gözü açık bir genç kuşak var. Olanı biteni görüyor ve bundan dolayı da inancı yitiyor.

Nefret dili çok daha belirleyici. Kamplaşmalar da tatmin edici değil. Sosyal hayatta yaşananlar çekici geliyor. Bunun sağ veya sol düşüncesi yok artık. Sadece belirleyici olan yaşama tarzıdır ki, bunun da sınırları yok. En keskin uçta görünür gibi olan bir tesettürlü bayan hiç tereddüt etmeden alkol alınan ya da eğlenilen bir mekâna uzak değil. Oralara rahatlıkla gidiyor ve eğleniyor. Görünürdeki kılık kıyafet tamamen ve sadece bir aksesuar. Günün modasının etkisi geçince anında değişime ayak uyduruyor. Geçmişte çok katı olan söz konusu ilkelerden anında vazgeçebiliyor.

Bu değişimleri belirleyen düşünce hareketleri değil. Daha çok psikolojik. Orada ya da burada olmasının hiçbir anlamı yok.

En çok belirleyen ve kitleleri sürükleyen duygu; terör ve çatışmanın getirdiği sürecin oluşan gerilim. Bir de buna ırkî bir durum eklenince sanki bir ideolojiymiş gibi çatışmalar ve gerilimler olabiliyor.  Psikolojik saldırganlık ağır basıyor. Bunlar da günün modası. Bir süre sonra bunun da etkisinin yiteceği kesin. Çünkü dönemlerin belirleyeni daha çok psikoloji.