Burada: Sabah erkenden kalkmış, eşi ve çocukları ile kusursuz bir kahvaltı yapmıştı. Omlet, bal, üç çeşit peynir, iki çeşit zeytin, reçel çeşitleri, tereyağı, kızarmış ekşi maya köy ekmeği ile donatılmış bir kahvaltı. O gün özel bir gün olduğu için değil, imkânlar böyleydi. Belki de haftanın en zayıf içerikli kahvaltısıydı.
Orada: Neredeyse bir yıldır uyku nedir bilmiyorlardı. Ara ara bomba ve silah seslerinin duyulmadığı bir gece yokken belirsiz zamanlarda sızıp kalma uykunun yerini almıştı. Sabah kahvaltısı mı? Temiz ve sağlıklı içme suyu bile ulaşılamaz olmuşken bu sorunun pek de bir anlamı yoktu.
Burada: Kahvaltıdan sonra çocuklarını okula bırakıp ofise geçti. Her sabah koltuğuna oturmadan önce mutlaka sade kahvesini söylerdi. Kahvaltı sonrası sosyal medyada sabah gezintisinin vazgeçilmez eşiydi kahve. Hatırlı, köpüklü ve mis kokulu bir kahve. Konforlu, lüks bir ofiste kahvesini yudumlarken sosyal medyada yine Gazze’de patlayan bombalar, parçalanan minicik bedenler gündem olmuştu. İnsanlar ne büyük sorunlarla boğuşuyor diye hayıflandı. Hayat ne zor be kardeşim diyerek sosyal medya kanallarında gezmeye devam etti.
Orada: Çocuklar yıkık dökük binaların arasından kilometrelerce uzaktaki erzak ve su dağıtım merkezine doğru yola çıktı. Acaba birkaç parça gıda biraz da su getirebilecekler miydi? Ya da geri dönebilecekler miydi? Okulları yok olmuş, öğretmenlerinin çoğu katledilmişti. Ders zili artık çalmıyor, teneffüslere çıkamıyorlardı. Okullardaki eğitim, yerini savaşta yaşam mücadelesine bırakmıştı.
Burada: sosyal medya kanallarındaki Gazze gündemi, yaşanan katliamlar inanılmaz derecede can sıkıcıydı. Elbette eli kolu bağlı durmak olamazdı. Bir şeyler söylemek gerekliydi. Bütün gayretini toplayarak paylaşım yapmaya başladı. Siyonist canilere ver yansın etti, bu zulme sessiz kalanlara lanetler yağdırdı. Bütün dünyayı Gazze’de yaşanan katliamlara karşı bir şeyler yapmaya davet etti. Böylesi bir dram karşısında safını belli etmeden olamazdı. İnsanlık adına üzerine düşeni eksiksiz bir şekilde yapmanın huzuru ile işine döndü.
Orada: Bir saate yakın bir yürüyüş sonunda dağıtım merkezine varmışlardı. Şimdi sıraya girip neler olacağını bekleme zamanıydı. Gazze’de erzak kuyruğunda olmak aynı zamanda erzak temin edebilmek anlamına gelmiyordu. Sıra size gelene kadar erzak bitebilir ya da bir bomba ile hayatınız sona erebilirdi. Derken yine tüyler ürperten fısıltılar gelmeye başlamıştı. Birileri saldırı olabileceğine dair haberler olduğundan bahsediyordu. Derken kulakları çınlatan bir ses duyuldu ve ortalık toz duman oldu. Birkaç parça erzak ve biraz su için başlayan yolculuk ebedi olarak sona ermişti. Sonsuza dek. Kalan sağların Allah yardımcısı olsun.
Burada: Banka hesapları kontrol edilmiş hesaplarda sorun yoktu. Gerekli ödemeler yapıldı. Yeni sevkiyat görüşmeleri de gayet yolundaydı. Piyasa ne kadar bozuk olsa da beyefendinin işleri yolundaydı. Sonuçta ticaret ile savaş birbirinden ayrı konulardı. İster Yahudi sermayesi olsun ister başkası başımızın üstünde yeri vardı. Bir iş insanı asla duygusal davranamazdı. Tabi herkesin kendine göre yaşadığı zorlukların olduğu doğruydu. Kimileri canıyla imtihan verirken kimileri de malıyla imtihan vermeye devam ediyordu. Allah sonumuzu hayretsin.