Fatiha Sûresi - 2- HAMD ALEMLERİ RABBİ OLAN ALLAH’ADIR!

Abone Ol

Fatiha Sûresi Mekke döneminde inen ve yedi ayeti kerimeden oluşan bir sûredir.  Kur'an-ı Kerim'in ilk sûresi olması münasebetiyle başlangıç anlamında Fatiha adını almıştır.  Sûrenin farklı isimleri de vardır. Bu isimlerden bazıları şunlardır : “Ümmü’l-Kitab (Kitab’ın özü)” “es-Seb’ul-Mesânî (Tekrarlanan yedi âyet)” , “el-Esâs”,“el-Vâfiye”, “el-Kâfiye”, “el-Kenz”, “eş-Şifâ”, “eş-Şükr” ve “es-Salât”...

Fatiha Sûresi ile ilgili bir önceki yazımızda girizgah yapmıştık. Fatiha Sûresi Kur'an-ı Kerim'in ilk sûresidir.  Bir mukaddime, bir önsöz gibi Kur'an-ı Kerim'in özünü bizlere sunmaktadır.  İddia ediyoruz ki Fatiha Sûresini çok iyi anlayan bir Müslüman hayata bakış açısına Kur'ani bir yön verecektir. Çünkü Fatiha Sûresi içerdiği esaslar itibariyle öyle özel konulara değinmiştir ki her Müslümanın bunun idrakine varması gerekir.  

Fatiha Sûresi’nin ilk ayeti kerimesinin manası şöyledir: “Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'adır.”

İnsan kendisine iyilik yapan her varlığa teşekkür edebilir, şükranlarını ifade edebilir.  Fakat hamd yalnız bizleri yoktan var eden Allah'a yapılır.  O Allah ki her şey yoktan var eden bize can veren, hayat veren, nefes veren, bize bizden daha yakın olan, ‘O’ ol dediği vakit her şey oluveren, kapkara bir gecede kapkara bir karıncadan haberdar olan Allah'tır. 

Biz aciz insanlar hakkıyla Allah'a nasıl teşekkür edeceğiz, nasıl hamd edeceğiz.  Aldığımız bir nefesin şükrünü, göz açıp kapama nimetini, yüce Rabbimizin bize sunmuş olduğu nimetleri, ailemizi, çoluğumuzu çocuğumuzu, hiç düşünmediğimiz her an atan kalbimizi ve sayamayacağımız o sonsuz nimetlere nasıl hamd edeceğiz.

O Allah alemlerin Rabbidir.  Düşünelim, iyi tefekkür edelim.  Kendini çok büyük sanan insan bu alemde ne kadar da ufaktır. Bazen kendini her şeyin odak noktasına koyan insan hiç düşünmez mi şu yaşadığı dünyadan kimler geldi kimler geçti. 

Hiç düşünmez mi Yüce Rabbimiz  bir mm3 kana milyonlarca hücre sığdırmıştır. Bir noktanın ucundaki bir damla kanda ki milyonlarca hücrenin her birine kendine has, özel bir yaşam sunmuş.  Bir noktanın ucundaki milyonların içerisindeki bir tane hücrede mitokondri, sitoplazma vb. farklı yapılar yaratmış.  O hücrenin içerisine de bir çekirdekçik var ki ve o çekirdeğin içerisine DNA RNA dediğimiz insan kodlarını sıkıştırmış.

Yani insan vücudundaki bir mm3 kanı tefekkür etse Allah'ın yaratmış olduğu o mikro alemi hakkıyla anlamış olsa başını secdeden hiç kaldırmaması gerekir.

Veya düşünse şu uçsuz bucaksız dünya, aslında Rabbimizin yaratmış olduğu kainat içerisinde deniz kenarındaki bir kum tanesi gibi…  Hani o denizleriyle, derinlikleri tam bilinmeyen okyanuslarıyla, yerlere çakılmış dağlarıyla bu koca dünya evrende kapladığı yer itibari ile aslında bir kum tanesi gibi…  Bir yaz gecesinde gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz o yıldızların hepsi bir alem, hepsi bizim güneş sistemimiz gibi… Dünyadan bir insan çıksa teknolojinin sunduğu en hızlı araçla yol alsa ömrü o yıldızlara varmaya yetmez.  Bilim adamlarının göndermiş olduğu özel bir uzay aracı yıllarca yol alsa da koca kainatın çok çok az bir yolunu ulaşabilmiş…. Güneş sisteminden çıkamamış.

Aslında diyoruz ki ey insan düşün!  Seni yoktan var eden Allah istediğini istediği gibi yapar.  Parmağının ucundaki bir noktaya isterse kocaman bir alem sığdırır isterse senin çok büyük zannetmiş olduğun koca dünyayı koca alemde bir nokta eder. 

Yani biz bizleri yoktan var eden Allah'ı ne kadar tanıyabiliriz ki…  Rabbimizin verdiği akıl ile birkaç kelam edebiliyoruz. Bize düşen Rabbimize hakkıyla hamd etmektir.  Rabbimizin büyüklüğünün farkında olmak, şu kocaman evrende şu kocaman alemde onun rahmetine sığınmaktır. 

Aslında söyleyebileceğimiz en net cümle,  Fatiha sûresinde  Rabbimizin bize öğrettiğidir. Ham alemlerin Rabbi olan Allah'adır.