Ey Müslüman sen sen ol

Abone Ol

İnsanın dili kimi zaman başının belâsı olur.

Sözünün sahibi olan bir insan ne söylediğini, söylediklerinin nereye vardığını ve varacağını iyi bilir. Eskilerin deyimiyle “dilin kemiği yoktur”. Bu, dilin esnekliği, doğruyu, iyiyi ve gözeli söyleyebileceği gibi tersini de söyleyebilir. Söylenenler hiçbir zaman karşılıksız olmaz. İyi ve güzelin, doğru ve haklının söylenebileceği, yaşanabileceği gibi bunların tam tersi de olabilir. Bir Müslüman kendi dilinin sahibi ise söylediklerinin kendisine neler kazandıracağını, neleri yitirebileceğini de bilir, bilmelidir. Bilir çünkü o bir hesap ile karşı karşıyadır.

Kayda geçen her söz, her eylem olması gerektiği yerde yerini alır. İyiler de kötülerde, güzeller de çirkinler de, hayırlı olanlar da şer olanlar da gereken yerde kayıttadırlar. Zerrenin hesabının ve tartısının yapıldığı bir hayatta bunların hiçbirinin boşlukta kalacağı düşünülemez.

Ey Müslüman, sözüm sanadır. Çünkü sen eğer Müslüman isen, İslâm’ı temsil ediyorsan, günahın ve sevabın, hayrın ve şerrin, doğrunun ve yalanın, iftira ile gerçeğin ne olduğunu da bilirsin. Çünkü sen şunu bilirsin ki, kayda geçen her eylem, buna sözler ve sesler de dahildir, bir gün karşına çıkacaktır ve sen, bunun hesabını vereceksin.

Hele şu zamanda sosyal medya mücahitlerinin, radikallerinin, bıçkınlarının dilini tutmadığı, aklına gelen her şeyi pala gibi sallayarak, paylaşarak kayda geçirmesi kendisinin aleyhine olacaktır. Başkasının uydurduğu yalanlara kanarak bunları paylaşan, bunları abartarak çoğaltan merhum Erbakan Hoca’nın deyimiyle “zehir kovalarını” taşıyarak zift gibi sağa sola sıçratmaları kendilerine ne kazandırır? İnsanları töhmet altında tutmaları, yalan haberleri yaymaları kendileri için bir vebaldir. Biri hakkında yanlış bilgi ve yalan veya gerçek haberi paylaşanlar, yanlışın aracı olurlar ve müfteridirler. Yani kişilerin ve toplulukların haklarına girerler. Kul hakkının ağırlığını bilen bir Müslüman, kaynağı belli olmayan başkalarının uydurdukları yalanları, zift gibi kara ve yapışkan olanları yayarlarsa bunun bedeli manevi olarak çok ağırdır. Bir insanın ne olduğunu bilmeden hakkındaki bir yalanı yayanlar, yaydıkları yalanın ve iftiranın aslı kendileri olurlar.

Ey Müslüman, dilini temiz tut.

Ey Müslüman, kalbini temiz tut.

Ey Müslüman, bir haberin kaynağında sen yoksan, kulaklarınla işitmediysen, gözlerinle görmediysen bunlardan sakın ve uzak dur.

Ey Müslüman, şeytanın görevini üstlenme.

Bir Müslüman, temsil ettiği dininin, medeniyetinin, inancının temizliğini ve safiyetini korur. Sahih ve hakiki Müslüman olur. İnsanların İslâm’a yönelmesine neden olabilecek güzel ahlâk, hal ve davranışlarla örnek olur. Çünkü İslâm sende tecessüm ediyorsa, senden güzellikler yansıyorsa başkalarının gönlünü kazanırsın. Sen eğer nefretinle, öfkenle, hilenle görünüyorsan insanlar senden uzaklaşır. Sen İslâm’ı temsil ediyor göründüğünden İslâm’dan uzaklaşır.

Peygamber ahlâklı ol. İnsanlarını gönüllerini incitme. Karanlığını yansıtma, güzelliklerin yansısın. Sen bir aynasın, aynada güzel görünen, güzellikler yansıtır.

Verici ol, alıcı olma.

Sosyal medyanın karmaşasına kapılma. Birileri seni övebilir, bunlar da seni etkiler. Sevgili Efendimiz, sizi yüzünüze karşı övenin yüzüne bir avuç toprak saçın, buyurur. Bu anlamda öğüt verir. Övgü; kibre, büyüklenmeye, gözü karalığa neden olur. Nefsin abartısından uzak durun.

Ey Müslüman, sen sen ol. Sahih ve güvenilir bir Müslüman ol. Gönül kapıların sevgiyle açık olsun. Bir gün hiç ummadığın, kendine düşman bellediklerin o gönül kapından içeri girerler. Bu dünyanın bütün saltanatlarına ve mülklerine bedeldir. Sen sen ol, insan eti çiğneme.