Emanet

Abone Ol

“Z.Ş.R’na…”

Her şey o güzel iyi niyetle başlamıştı.

Lakin kimse bu kadar uzun zaman sürdürüleceğini tahmin etmemişti.

Hem de insan yükünün buluttan hafif formata bürünmesiyle.

Babası, kendisini ve eşini çağırıp da, “Evlatlarım size önemli bir emanet bırakacağım, Ona gözünüz gibi bakın” dediğinde önce anlamamışlardı.

Emanetin bir miras ya da mülk olabileceğini sanmışlardı.

Herhalde hatırası olan değerli bir toprak parçasını benden sonra satmayın mı diyecektir yaşlı adam.

Ya da dedenizden kalan bu eski evi aynen muhafaza edin sakın müteahhide vermeyin mi diyecektir.

Yanılmışlardır.

Yaşlı adam konunun ne kadar ciddi olduğunu yüzüne yansıyan hüzünle vurgular,

Çocuklarım, diye başlar.

Benim kıymetli gelinim ve gözümün nuru oğlum.

Biliyorsunuz amcanızın eşi dul.

Evladı da olmadı.

Eşini kaybedince kıymetli yengemize ben ve anneniz sahip çıktık, onun yaralı yüreğini bir nebze tamir için kimsesizliğini hissettirmemek için şu yalan dünyada elimizden geleni yaptık.

Hele anneniz, elti değil de bir kardeş gibi onu daima saygıyla, sevgiyle yaşamında baş tacı edindi.

Şimdi ikimiz de yaşlandık, emri hak vaki olursa,

Yaşlı yengemiz kimsesiz kalır diye annenizle kara kara düşünmekteyiz.

Sizinle konuşmaya karar verdik.

Sizler Allah’ın verdiği en büyük hazinesiniz, o kadar salihsiniz ki.

Bazen sizlerin kıldığı namazı, dağıttığınız sadakalarınızı, evlatlarınıza gösterdiğiniz şefkati, hayranlıkla izlemekteyiz sevgili annenizle.

Sizden hassaten ricamız, biz gerçek âleme geçince,

Yaşlı yengemize sizlerin bakmasını arzu etmekteyiz, onu siz salih evlatlarımıza emanet ediyor ve gözümüz arkada kalmadan ayrılmak istiyoruz bu yalan dünyadan.

Malum olmuş gibi bu konuşmadan kısa süre sonra vefat ederler.

Genç karı-koca için çok değerli emanet olan yaşlı kadını, oturdukları dairenin yanına taşırlar.

Karı-koca, ölmüş babaya verilmiş söz değil de, tabii bir vazife olarak görürler emanete bakmayı.

Lakin uzun yıllar sonra bu güzel aile, henüz anne-babaları kadar olgun bir yaşa varmadan.

Orta yaşın sonlarında sekiz ay ara ile vefat ederler.

Evdeki çocuklarından sadece ikisi evlidir.

Üç kızları bekârdır.

Üstelik o kızların anne-babaları, çağırıp herhangi bir konuşma yapmamıştır.

Lakin o üç saliha kız, kimsesiz yaşlı kadına yapılan asil davranışları öylesine aile normali olarak görmüşlerdir ki.

Bu dünyadan erken ayrılan anne-babalarından sonra.

O yaşlı kadının çok büyük bir emanet olarak kendilerine bırakıldığını anlamışlardır.

Karşı dairelerinde bir bebek vardır artık,

Bir akraba ya da arkadaşlarına gittiklerinde yatıya kalmazlar,

Evde emanet yaşlı teyze vardır.

Ona asla yemek pişirttirmezler.

Banyosunu yaptırırlar.

Evini temizlerler.

Cennetten bir köşe olan yuvasında yaşlı kadın, bir masal gibi mutlu ve huzurlu yaşar.

Devamlı dua eder Allah’a,

“Ey Rabbim, sen bana çocuk vermedin ama üç melek gönderdin, bana nasıl hizmet etmekteler. Çok teşekkür ederim.”

Bazen insanlar duyduklarında kızlara şaşmakta fakat onların cevabı daima şöyle olmaktadır,

“Yorulmuyoruz, severek bakıyoruz; yaşlı teyzemizin bize yaptığı dualarla ücretimizi fazlasıyla almaktayız.”