Sanıyorduk ki eski Türkiye’nin külleri arasında kaldılar.
Kılık kıyafete bakıp ceza verilen dönemler bitti sandık.
Yanılmışız.
Dünya kupalarını TV’lerden izlesek de önemli izler bırakır.
1974 Dünya Kupası’nı lisede öğrenci iken babamla birlikte izledik bazen annem de bize katılırdı, futbolcuların, takım kaptanlarının isimlerini bile yıllar geçse de unutmadık.
Futbol bu denli insanları etkilerdi.
Bu Dünya Kupası da bizim için çok heyecanlı idi.
İlk kez bir Müslüman ülkede oynandı.
Dünya Kupası’nın heyecanı, kültürlerin tanışmasına vesile olan statların devasa büyüklüğü çok konuşuldu.
Katar, spora büyük bir yatırım yapmıştı.
Fakat bizim ülkemizde bazı arkaik kafalar bu güzelliklerle ilgilenmedi.
İlle de son günkü seremonide.
Dünya Kupası’nı alan Arjantinli oyuncuya Katar Emiri değerli bir hediye verdi.
Ancak kraliyet mensuplarının ya da kahramanların giydiği bir kaftan.
Lakin kıyamet Batı’da değil bizde koptu.
Yaşlı başlı bir gazeteci, ağzını bozdu, küfürler etti.
Nasıl o kaftanı hediye edermiş.
Allah’ım bunlar ne zaman o aşağılık kompleksinden kurtulacaklar.
Batı’nın çöplük giysileri hediye edilseydi mutlu olacaklardı.
Bir Fransız nişanı verildiğinde, rahip cüppesi giydirildiğinde göklere uçanlar,
Konu İslam kisvesi olduğunda,
Sararıp solmaktalar.
Kimileri daha da çıldırıp en pis küfürleri edebilmekte.
Mesela bu cücük beyinlere göre Katar en baştan yanlış adresti.
Batı ülkeleri dururken bir Müslüman ülkesi daha baştan kafalarının tasını attırdı.
Daha ilk açıklamalarda belirlenen yerlerin dışında içki içilmesi,
LGBT reklâmının yapılması,
Çok açık kıyafetlerle şehrin bazı yerlerinde bulunulmasının yasaklanması, adamları sokağa çıkıp nara attıracak hale soktu.
Yetmedi emirliğin uygun yerlere İslam’ı anlatan broşürler koyması,
Zarif tebliğ grupları oluşturması,
Soru soranlara cevapların verilmesi,
Kur’an-ı Kerim’i okuyan güzel sesli çocukların sahaya çıkması,
Tilaveti ahenkli kişilerin okuduğu ezanlar,
Bunlar da yetmedi,
Bizdeki kafası bozukları her gün biraz daha asabileştiren haberler geldi Katar’dan.
Ailecek ağlayarak İslam’a girenler, ilk kez bir İslam ülkesi gören gençlerin bu kültüre sevdalanması, Müslüman olmasa da ezandan, ayetlerden etkilenen insanlar.
Sosyal medyada bu haberleri izlerken Müslüman olanlarla beraber bizler de gözyaşı döküyorduk.
Lakin gardırop bekçileri komadaydı üzüntüden.
Bunları başaran Katar’ı affedemiyorlardı.
Ben de hüzünle aynı şeyleri düşündüm.
Acaba Dünya Kupası bizde oynansa Katar kadar dinimizi tanıtmaya sevdalı olabilecek miydik?
İslam’ı tanıtmaktansa, çok, daha çok para kazanmak birinci önceliğimiz olurdu herhalde.
Otellere tanıtıcı broşür koymamıza kendi gardırop bekçilerimiz avazları çıkana kadar bağırırlardı muhtemelen.